CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan, Suriye krizinde batıdan beklentilerinin, YPG‘ye karşı net bir hal takınması olduğunu belirterek, “Biden idaresi, kampanya devrinde verdiği kelamları tutarak, Suriye’deki trajediyi sonlandırmak ve demokrasiyi müdafaa etmek için bizimle birlikte çalışmalıdır” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye krizinin 10’uncu yıldönümü nedeniyle Bloomberg için makale yazdı. Türk ordusunun, geçen yılın bu periyotlarında Suriye’de muhalefetin son kalesi olan İdlib’e yönelik yeni bir saldırıyı durdurmak ve pak insanların yerlerinden edilmesini yahut öldürülmesini engellemek maksadıyla Suriye rejiminin durumlarına müdahale ettiğini belirten Erdoğan, böylelikle milyonlarca hayatın kurtarıldığını belirtti.
‘TRAJEDİNİN ÇIKIŞ NOKTASI ISKALANDI’Bu devirde Türkiye‘ye övgüler yağdıran ülkelerin, kısmen koronavirüs salgınının tesiriyle, Suriye’de yaşanan insani krizi unuttuğunu vurgulayan Erdoğan, “İç savaş, Batı’nın bir sonraki vicdani krizine dek ‘bayat haber‘ statüsüne geri döndü. Demokrasi, özgürlük ve insan haklarının tekrar moda olduğu şimdilerde insanlığın Suriye’deki icraatları, samimiyetimizin son ölçüsü olacaktır. Bölgede barış ve istikrarın yine tesis edilmesinin, Batı’nın Türkiye’yi samimi ve güçlü bir halde desteklemesine bağlı olduğuna inanıyorum” dedi. Suriye krizinin 10’uncu yıldönümünde, yalnızca demokrasi, özgürlük ve insan haklarını talep ettikleri için yüz binlerce insanın öldürüldüğünü ve azaba maruz bırakıldığını, milyonların ise yerlerinden edildiğinin hatırlanması gerektiğini kaydeden Erdoğan, “Esed rejiminin ve destekçilerinin bu legal talepleri yok etme teşebbüsü, terör ve sistemsiz göç üzere müthiş sonuçları beraberinde getirmiştir. Birçok ülke, çeşitli neden yahut mazeretlerle Suriye ihtilafına müdahil olmuşlarsa da yaşanan trajedinin çıkış noktasını ıskalamışlardır. Sonuçta Orta Doğu’nun en değerli ülkelerinden biri, asla bitmeyecek üzere görünen bir katliamın ortasında yapayalnız bırakılmıştır” tabirlerini kullandı.’ILIMLI MUHALİFLER KARALAMA KAMPANYASININ AMACI OLDU’Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin pozisyonunun Suriye iç savaşının başlangıcından itibaren hiç değişmediğini söz ederek, “Türk milleti, tüm Suriyelileri temsil kabiliyetine sahip bir siyasi sistem kurulmasının, barış ve istikrarın yine tesisi için koşul olduğuna inanmaktadır. Suriye halkının en temel insan onuru taleplerini karşılamayan tüm planları reddediyoruz. Çünkü bu tıp seçenekler krizi lakin derinleştirecektir. Tıpkı vakitte barışçıl ve kalıcı bir tahlilin, Suriye’nin toprak bütünlüğüne ve siyasi birliğine hürmet gösterilmemesi halinde mümkün olamayacağını vurguluyoruz. Hükümetim, geride kalan on yıllık devirde kelamlarını icraatlarıyla tahkim etmiştir. Türkiye, bir yandan milyonlarca mülteciyi ağırlarken, öteki yandan DEAŞ başta olmak üzere Suriye’de faaliyet gösteren terör örgütlerine karşı muharip güçlerini kullanan birinci ülke olmuştur. Terörden temizlenen yerlerde inançlı bölgeler kurduk; orada umudu tekrar yeşertmek için sabır ve kararlılıkla tüm gerekli adımları attık. Maalesef, lokal ortaklarımız olan ölçülü muhalifler, DEAŞ’ın ve bir öteki terör örgütü olan PKK’nın mağlubiyete uğratılması sürecindeki emek ve fedakarlıklarına karşın organize bir karalama kampanyasının gayesi olmuşlardır” dedi. ‘BATI YPG’YE KARŞI NET BİR HAL TAKINMALI’Türkiye’nin mahallî ögelerle birlikte oluşturduğu inançlı bölgelerin, Suriye’nin geleceğine olan bağlılığın delili olduğuna işaret eden Erdoğan, “Ülkemiz, tüm bu önlemleri alarak, Avrupa’yı sistemsiz göç ve terörden korumuş, NATO’nun güneydoğu sonunu teminat altına almıştır. Yaptıklarımız, kıymetlerimizi yansıtmakta; Türkiye’nin mazlumların umudu, temizlerin hamisi ve tahlilin anahtarı olduğu argümanımızı desteklemektedir” diye konuştu.BATI’NIN ÖNÜNDE ÜÇ SEÇENEKBugün Batı’nın önünde üç seçenek bulunduğunu vurgulayan Erdoğan şöyle davam etti: “İlk seçenek, Suriye’de yaşananları tribünden izleyerek daha fazla temiz insan hayatını kaybetmesidir. Bu yaklaşım, sırf Batı’nın ahlaki argümanlarını zayıflatmaz, birebir vakitte terör ve sistemsiz göç üzere yeni tehditler ortaya çıkararak, milletlerarası güvenliğe ve Avrupa’nın siyasi istikrarına ziyan verir. İkinci seçenek, kalıcı bir tahlil için gereken tüm askeri, ekonomik ve diplomatik gayretleri sarf etmektir. 10 yıldır hiçbir önemli adım atmayan Batılı önderlerin bu türlü bir niyeti olduğuna inanmak için bir neden bulunmamaktadır. Son ve en makul seçenek ise Batı’nın Türkiye’yi desteklemesi, minimum maliyet ve azami tesirle Suriye’de tahlilin modülü haline gelmesidir. Burada somut beklentimiz açıktır. Batı’nın öncelikle inançlı bölgelere saldıran ve eli kanlı rejime payanda olan YPG’ye karşı net bir tutum takınması gerekmektedir. Bunun yerine yasal Suriye muhalefetine gerekli dayanak sağlanarak barış ve istikrara yatırım yapılmalıdır. İlaveten, Batılı ülkelere insani krizin sonlandırılması noktasında üzerlerine düşen sorumluluğu yerine getirme davetinde bulunuyoruz. Türkiye’nin yükünün paylaşılmaması, Avrupa’ya yönelik yeni göç dalgaları ortaya çıkarabilecektir. Son olarak, Batı’nın Suriye içerisindeki inançlı bölgelere yatırım yapmasını ve bu barış projesini net bir halde desteklemesini talep ediyoruz. Suriye için demokratik ve müreffeh bir gelecek alternatifi olduğunu tüm dünyaya göstermek zorundayız.”‘BİDEN İDARESİ BİZİMLE BİRLİKTE ÇALIŞMALIDIR’
Türkiye’nin insani yardımlara öncülük ederek, terör örgütlerine karşı ön safta yer alarak ve diplomatik süreçlere faal katkı sunarak Suriye’de gerekeni yapabilecek tek ülke olduğunu kanıtladığını belirten Erdoğan, “Biden idaresi, kampanya periyodunda verdiği kelamları tutarak, Suriye’deki trajediyi sonlandırmak ve demokrasiyi müdafaa etmek için bizimle birlikte çalışmalıdır. Türk milleti, Suriyeli komşularının çıkarlarına hizmet eden, bölgesel barış ve istikrara katkı sunan her teşebbüsü desteklemeye hazırdır” dedi.
Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Buğra OLAÇ
Haberler.com
