Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Batı Trakya’daki soydaşlarımıza saldıranlar bunun hesabını verirler”

Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan, “Doğu Akdeniz’e sahildar bir ülkenin de kışkırtmalarıyla Yunanistan ve Rum idaresinin yanlış adımlar attığını görüyoruz. Kimse kendini dev aynasında görmemeli. Çok açık, net konuşuyorum, gösteri peşinde de koşmamalı. Batı Trakya’daki kardeşlerime, soydaşlarıma saldırınlar şunu bilmeli ki, bunun memleketler arası hukukta da, öteki yollarla de hesabını verirler” dedi.

AK Parti Vilayet Liderleri Toplantısında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Doğu Akdeniz’de Yunanistan ile yaşanan tansiyona dikkat çekerek, Batı Trakya’daki Türklere saldıranların hesabını vereceklerini belirtti.

Hayata geçirdikleri her ıslahatta karşılarında her seferinde CHP’yi ve ortaklarını bulduklarını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Darbe devirlerinin insanımızın gönlünde bıraktığı izleri temizlemek istedik, karşımızda vesayetçi CHP’yi bulduk. Başörtüsü, kılık kıyafet üzerindeki anti demokratik kısıtlamaları kaldırmak istedik. Karşımızda yasakçı CHP’yi bulduk. Iktisadımızı büyütmek, ihracatımızı artırmak, 81 vilayetimizi yollarla, barajlarla, hastanelerle donatmak istedik, karşımızda CHP’yi bulduk. Onlara karşın biz bunları yaptık, yapmaya devam ediyoruz. Süratli tren, köprü yaptık, dünyanın en büyük havalimanlarından birini yaptık, Avrasya Tünelini, Marmaray üzere asrın projesini yaptık, karşımızda tekrar CHP’yi bulduk. Şimdiye kadar ne yaptık, neyi başardıysak, CHP’nin takoz ve tansiyon siyasetine karşın başardık. Seyahat hadiselerinde milletin iradesine kast eden çapulculara meydanları boş bırakmadık. Onların, çapulcuların ardında ve yanında yer aldılar. FETÖ paçavraları önünde sabahlara kadar nöbet tutanlar, 15 Temmuz gecesi tankların ortasından kaçıp belediyesine sığınanlar, milletin direnişine ‘kontrollü darbe’ iftirası atanlar her keresinde kaybettiler, karşılarında bizi buldular. Terörle şiddetle, gazete manşetleri ile iktidar hayali kuranlar AK Parti’nin çelikten iradesi karşısında gayelerine ulaşamadılar” diye konuştu.

CHP Genel Liderinin 15 Temmuz’da milletin gururuna ortak olmak yerine kışkırtma ve palavra siyaseti ile gölgelemeye çalıştığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Aradan 4 yıl geçmesine karşın o gece darbecilerin kendisine niye yol verdiğini hala açıklığa kavuşturamadı. Kimlerle ne pazarlıkların döndüğü 4 yıl sonra bile milletimize izah edilmedi. CHP Genel Lideri milletin huzuruna çıkıp karanlık noktaları aydınlatmak varken, tüm gücünü 15 Temmuz’u itibarsızlaştırmak, darbeci alçakları aklamak için harcadı. Fakat, hakikatlerin gün yüzüne çıkmak üzere bir huşu vardır. CHP Genel Lideri ne kadar kaçarsa kaçsın, önünde sonunda be gerçeklerle yüzleşmek zorunda kalacaktır. Kendisine tavsiyemiz, 15 Temmuz sendromunu sağa sola çamur atarak değil, kuşku bulutlarını ortadan kaldırarak aşmasıdır” formunda konuştu.

Ayasofya-i Kebir Cami-i’nin açıldığını hatırlatan Erdoğan, “Hamdolsun, gençlik yıllarımızın bir düşü olan bu amaç, önünde yıllarca yaptığımız mitinglerle, ‘zincirler kırılsın, Ayasofya açılsın’ diye sloganlar attığımız Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifinin yine ibadete açılmasının milletimize ümmete ve tüm insanlığa tekrar iyi olmasını diliyorum” açıklamasında bulundu.

“Birileri üzere gösteri yapmak değil, ezeli ve ebedi kardeşliğimizin gereği olarak biz Lübnan’dayız”

Evvelki periyot yaptığı Lübnan ziyaretini hatırlatan Erdoğan, “Maalesef mezhep taassubundan kurtulamayan İslam dünyasında kaç ülkelerimiz var. Bizde ne ırki taassup ne de mezhep taassubu katiyen inancımızda yok. Gerek Lübnan makamları, gerek Lübnan halkı tarafından heyetimize gösterilen hüsnükabul, bir tarafta Lübnan, bir tarafta Türk bayrakları bunun en hoş ispatıydı. Bu, çalışmalarımızın adeta karşılığı olmuştur. Farklı dini, mezhebi ve etnik kümelerden tüm Lübnanlılar Türk heyetini büyük bir hasretle bağrına basmıştır” diye konuştu.

“Kimse kendini dev aynasında görmemeli, gösteri peşinde de koşmamalı”

Türkiye’nin dış siyasette daha etkin, daha kararlı bir tutum takınmasının birilerini rahatsız ettiğini, bölgeyi kardeş arbedesine sürüklemeye çalışanların Türkiye’nin barışı ve adaleti savunan siyasetlerinden rahatsız olduklarını belirten Erdoğan, “Sadece dışarıda değil, içeride de rahatsız oluyorlar. Ülkemizi güç rekabetinin dışında bırakmak isteyenler bizim haklarımıza sahip çıkmamızdan rahatsız oluyorlar. Özgüven mahrumu bir Türkiye hayali kuranlar bizim diklenmeden dik duruşumuzdan da rahatsız oluyorlar. Ülkemizin Doğu Akdeniz’deki hak ve menfaatlerini garantiye almaya yönelik adımları hem iç siyasette hem dış siyasette bir turnusol kağıdına dönüşmüştür. CHP’de kimi siyasetçiler ve CHP medyası bu türlü ulusal bir sorunda dahi devletimize dayanak vermek yerine Yunan medyasının ağzı ile konuşmayı tercih etmiştir. Elbet CHP’li vatandaşlarımız oy verdikleri partinin bu derece savrulmasını sandıkta inanıyorum ki soracaktır. Bizim için değerli olan CHP’nin ve rakiplerimizin savundukları tezler değil, milletimizin soruna nasıl baktığıdır. Oburlarının tesir ajanlığını yapan marjinaller dışında 83 milyonun tamamı devletimizin memleketler arası hukuk çerçevesinde attığı adımları güçlü bir halde desteklemektedir. Doğu Akdeniz’de Türkiye bu güne kadar ne yaptıysa meşruiyet temelinde ve Libya ile olan mutabakat muhtıralarına nazaran yapmıştır. Akdeniz’de gerginliği artıran Türkiye değil, Türkiye’yi ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini yok saymaya çalışan Rum, Yunan zihniyetidir. Rum bölümü 2003 yılından beri adayı adeta tapulu malı üzere görüyor, hiçbir hakkı olmadığı adanın deniz yetki alanlarında petrol, doğal gaz arama faaliyetlerinde bulunmaya yönelik imtiyaz ruhsatları veriyor. Rum kısmının kelamda ruhsat alanlarından kimileri ise Türkiye’nin kıta sahanlığı ile açıkça çakışıyor. Yunanistan ve Rum idaresi, Kıbrıs Türklerinin bu coğrafyadaki hidrokarbon kaynakları üzerindeki haklarını gasp etmeye çalışıyor. Hukuksuz adımların bir öbür hedefi da Akdeniz’e en uzun kıyı şeridi olan ülkemizi Antalya körfezine hapsetmektir. Tüm bunlar Türkiye’yi denizden çevrelemeye dönük ataklardır. Biz daha evvel tekraren bu türlü bir oyuna asla gelmeyeceğimizi duyuru ettik. Hiçbir yabancı ülke, şirket yahut geminin deniz yetki alanlarımızda müsaadesiz olarak arama çıkartma faaliyetlerinde bulunamayacağını lisana getirdik. Fakat, son devirde Doğu Akdeniz’e sahildar bir ülkenin de kışkırtmalarıyla Yunanistan ve Rum idaresinin yanlış adımlar attığını görüyoruz. Kimse kendini dev aynasında görmemeli. Çok açık, net konuşuyorum, gösteri peşinde de koşmamalı. Türkiye olarak şimdiye kadar Yunanistan ile sıkıntılarımızın tahlilini daima diplomaside, müzakere masasında aradık. Kimi vakit karşılık bulamasak da komşuluk hukukumuzu gözeten bir anlayışla hareket ettik. Buradan şu gerçeğin altını kalın çizgilerle çizmek istiyorum, bizim kimsenin hakkında gözümüz yok, lakin, hiçbir ülkeye de hakkımızı yedirtmeyiz. Türkiye’yi ve Kıbrıs Türklerini dışlayan, hak ve hukuku çiğneyen hiçbir teşebbüs ve mutabakatın muvaffakiyet talihi yoktur. Oruç Reis’in pazartesi günü başlattığı çalışma Türkiye’nin BM’ye bildirdiği kıta sahanlığı içindedir. Kimse tasa etmesin. Bu saha 2012 yılında Türkiye Petrollerine verdiğimiz ruhsat alanlarında yer alıyor. Biz ruhsatları Resmi Gazetede yayınlayarak kendi kamuoyumuzla hem de dünya ile paylaştık. Oruç Reis gemimiz bölgede 23 Ağustos’a kadar sismik araştırma faaliyetlerini yürütecektir. Yunanistan’ın Ege ve Akdeniz’de ortaya koyduğu hal arka niyetlidir. Türk kıyılarına 2 kilometre, Yunan ana karasına ise ara 580 kilometre uzaklıktaki Meis Adası üzerinden deniz yetki alanı talep etmek, akıl ve sağduyu ile izah edilemez. 10 kilometrekarelik bir adanın 40 bin kilometrekare deniz alanına sahip olduğu savı milletlerarası hukuk açısından hem komik hem de temelsizdir. Buradan Yunanistan’ı Türkiye’nin hak ve hukuklarına riayet etmeye tekrar davet ediyorum. Doğu Akdeniz’de tahlilin yolu diyalog ve müzakeredir. Sağduyu ile hareket edilirse herkesin hakkını koruyan, kazan kazan temelli bir formül bulunabilir. Biz asla gereksiz macera peşinde değiliz, tansiyon de aramıyoruz. Lakin benim Batı Trakya’daki kardeşlerime, soydaşlarıma saldıranlar şunu bilmeli ki, bunun milletlerarası hukukta da, öteki metotlarla de hesabını verirler. Buradan AB’yi de uyarıyorum. AB olarak üyeniz olan bir ülkenin AB hukukuna nazaran azınlıkların hukukunu muhafaza sorumluluğu yerine getiriyor mu, getirmiyor mu, bunun hesabını Yunanistan idaresine AB’nin sorması lazım. Bugün yapacağımız görüşmelerde her iki siyasetçiye bunu hatırlatacağım. Biz yalnızca adalet, hakkaniyet istiyoruz. Soydaşlarımızın hukukunu korumak da bizim vazifemizdir, bunu da hatırlatmak istiyoruz. Tüm muhataplarımızın ülkemizin ve Kıbrıs Türklerinin haklarına hürmet göstermelerini bekliyoruz” formunda konuştu.

“Bu periyotta cümbüşlere orta verin”

Paklık, maske ve aralık uyarısı yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, maskeyi çenesinin altına takanlara dikkat çekerek ihtarda bulundu. Erdoğan, “Toplu yerlerde yapılan cümbüşler vesaire, orta verin, bu devirde cümbüşlere orta verin. Herhalde hastane yataklarında komada yatmaktansa cümbüşe orta vermek daha evladır. Aileleri üzmeyelim, bunu yapmayalım. Önlemle hareket edelim” dedi.

4 vilayetten; 5 ilçe, 3 belde belediye lideri AK Parti’ye katıldı

Erdoğan’ın konuşmasının akabinde 4 vilayetten; 5 ilçe, 3 belde belediye lideri olmak üzere 8 belediye lideri AK Parti’ye katıldı. AK Partiye katılan isimler ise şöyle:

Ağrı Eleşkirt Belediye Lideri Ramazan Yakut, Ağrı Eleşkirt/Yayladüzü Belde Belediye Lideri Selami Demirtaş, Ağrı Eleşkirt/ Yücekapı Belde Belediye Lideri Nurettin Öztürk, Batman Kozluk Belediye Lideri Ayhan Eren, Batman Kozluk/ Bekirhan Belde Belediye Lideri Fırat Karabulut, Erzurum Oltu Belediye Lideri Necmettin Taşcı, Erzurum Tortum Belediye Lideri Muammer Yiğide, Trabzon Hayrat Belediye Lideri Mehmet Nuhoğlu.

31 Mart 2019 Mahallî Seçimlerinden sonra bugüne kadar 15 farklı vilayetten; 16 ilçe, 15 belde belediye lideri olmak üzere; toplam 31 belediye lideri AK Parti’ye geçiş yapmış oldu. Böylece AK Partili belediye sayısı toplam 794 oldu. – ANKARA

Kaynak: İHA

Haberler.com