Ekseriyetle 50-70 yaş ortasında görülen kolon kanserinin son yıllarda gençlerde de görüldüğüne dikkat çeken Prof. Dr. Mustafa Öncel, “Son 10-15 yıldır 40 yaş altında kalın bağırsak kanseri görülme oranı arttı. Buradaki en değerli şey beslenme ve hareketsizliğe bağlı obezite. Gençlerin öz değerlerimizden olan tencere yemeklerine, aile kavramının içinde bulunduğu iyi beslenme özelliklerine dönmesi gerekiyor” dedi.
Medipol Mega Üniversite Hastanesi Onkoloji Cerrahisinden Prof. Dr. Mustafa Öncel, Türkiye’de en çok görülen birinci 3 kanser çeşidinden biri olan kalın bağırsak yani kolon kanserine karşı açıklamalarda bulundu. Prof. Dr. Öncel, kalın bağırsak kanserinin çoklukla her yaşta görüldüğüne dikkat çekerek, “ABD’deki istatistiklere nazaran 100 beşerden 6’sı kalın bağırsak kanserinden vefat ediyor. Türkiye’de ve dünyanın birçok ülkesinde tüm kanserler içerinde kalın bağırsak kanseri en sık görülen ve en çok öldüren birinci 3’te yer alıyor. Çoğunlukla 50 ila 70 yaş ortasında görülen bir sorundur ancak 40 yaş altı gençlerde de görülme ihtimali sürekli vardır. Lakin genç yaşlarda görülme oranı tüm kalın bağırsak kanserinin çok küçük bir kısmını yani yüzde 10’unu oluşturuyor. Son 10-15 yıldır 40 yaş altı gençlerde kalın bağırsak kanseri görülme oranı arttı. Hala kalın bağırsak kanserlerinin daha azı 50 yaş altında görülüyor lakin eskisine nazaran görülme sıklığı arttı” dedi.
BATI STİLİ, SEDANTER ÖMÜR TETİKLİYOR
Gençlerde kalın bağırsak kanseri görülme oranının neden arttığına dair kesin bir sebebin bulunmadığına değinen Prof. Dr. Öncel, şöyle devam etti:
“Kalın bağırsak kanserinde öteki kanserlerde olduğu üzere 2 tane temel faktör var. Kanser oluşumunu tetikleyen birinci etken ailevi yatkınlık. İkicisi ise çevresel faktörlerdir. Ailevi yatkınlığa nazaran bir değişiklik olmadığına nazaran çevresel faktörlerde değişiklik olmalı. Hangi çevresel faktörler kalın bağırsak kanserine yol açar dersek buradaki en kıymetli şey beslenme ve hareketsizliğe bağlı obezitedir. Bu bizim neden gençlerde kalın bağırsak kanserinin artığına dair bulgularımızı destekliyor. Zira beslenme ögeleri kalın bağırsak kanseri yapan hale geldi, obezite arttı, hareketler azaldı. Daha batı usulü hayat, sedanter hayat bu ögeleri tetikledi.”
FAST FOOD YERİNE TENCERE YEMEKLERİNE DÖNÜLMELİ
Prof. Dr. Öncel, bilhassa fast food bağımlılığının kolon kanserine neden olabileceğine işaret ederek, şu bilgileri verdi:
“Gençler bizim kendi öz değerlerimizde olan tencere yemeklerini, aile kavramının içinde bulunduğu iyi beslenme özelliklerine dönmesi gerekiyor. Bilgisayar, ekran başından kalkıp hayata atılması, koşturması, bedeninin antrenmanını tam yapması gerekiyor. Obeziteden kaçınması gerekiyor, bunlar son derece değerli faktörlerdir.”
50 YAŞINDA TARAMA PROTOKÜLÜNE UYULMALI
Kolon kanserinden korunmanın bir başka usulünün tarama protokollerine uymak olduğunu belirten Prof. Dr. Öncel, şu değerlendirmede bulundu:
“Tarama protokolü, yalnızca sağlıklı bir bireyde yaş faktörü göz önünde tutularak yapılan bir araştırmadır. 3 temel kanser için tarama yapıyoruz. Bunlar; göğüs kanseri, rahim ağzı kanseri ve kalın bağırsak kanseridir. Kalın bağırsak kanseri için standart teklif yaşı 50 yaştır. ABD ve Avrupa’nın birçok ülkesinde 50’nci yaştan itibaren tarama öneriliyor. Hatta Amerikan Derneği olmak üzere Avrupa’daki birçok ülke tarama yaşını 50’den 45’e çekmeyi düşünüyor. Lakin, kendisinde kolon kanserinden şüphelenen bir kişi, kendi iradesiyle kolonoskopi ve gaitada saklı kan testi yaptırabilir.”
BU BULGULARI CİDDİYE ALIN
Prof. Dr. Öncel, gençlerde yahut ileri yaştaki hastalarda kolon kanseri bulgularının farklılık göstermediğini tabir ederek, şu belirtilere dikkat çekti:
“Kolon kanserinin en kıymetli bulgusu dışkıdaki değişiklik. Yani evvelden her gün dışkı çıkaran hasta, daha sonra kabızlık yaşayabilir. Bunun tam zıddı de mevcuttur. İkincisi ise makattan gelen kanama ebediyen kıymetli bir bulgudur. Bu türlü bir durumla karşılaşan kişi ister 30 ister 35 yaşında olsun tabibe görünmeli. Şişkinlik ve kilo kaybı durumları da göz önünde bulundurulmalı. Maalesef 2020 yılında hala hastaların yüzde 15’i metastaz olarak karşımıza geliyor. Yani hastalık bayağı ilerliyor ya bulgu vermiyor ya da verdiği bulgular hasta tarafından anlaşılmıyor. Hastalık karaciğer ve akciğer başta olmak üzere bedenin öbür taraflarına gidiyor ondan sonra karşımıza geliyor. Bu hastalarda tedaviler çok daha güç oluyor. Çok daha ağır tedaviler, daha büyük ağrılı ameliyatlar, daha ağır kemoterapiler alıyorlar.”
Kaynak: Demirören Haber Ajansı
Haberler.com
