İşte Selvi’nin “Erdoğan ne yapacak” başlıklı o yazısı;
“Türkiye’nin Körfez’den yürütülen görüntü operasyonları nedeniyle gerildiği, siyasetin diken üzerinde oturduğu bir ortamda tüm gözler Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın vereceği iletilere çevrilmişti.
Siyaset gergindi o nedenle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da gergin olmasını bekliyordum.
Ancak yanıldığımı Cumhurbaşkanı Meclis’e gelince anladım. Morali yerindeydi. En ufak bir tereddüt göstermiyordu. Güçlü başkanlara has bir duruşu vardı.
KRİZLERDEN DOĞAN ÖNDER
Erdoğan, “Türkiye’yi bilmeyiz fakat Erdoğan bitti” yorumlarının yapıldığı “One minute” krizinden dünya önderi olarak çıkmayı başardı. Darbelerin götürdüğü Süleyman Demirel, 6 kere gidip 7 defa geldiği için küllerinden doğan efsane kuş, Phoenix’e benzetilmişti. Krizler başkanları ya büyütür ya küçültür. Erdoğan için de krizlerden doğan başkan yorumunu yapmak mümkün.
ERDOĞAN’IN KRİZ YÖNETME KAPASİTESİ
Erdoğan kriz yönetme kapasitesi çok yüksek bir önder. Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik birçok saldırıyı, birçok kriz anını izleme imkânım oldu. 27 Nisan e-muhtırasından 367 krizine, AK Parti’ye açılan kapatma davasından Seyahat olaylarına; 17-25 Aralık’a ve nihayet 15 Temmuz kanlı darbe teşebbüsüne kadar. Erdoğan hiçbir vakit teslim olmadı. Her vakit çabayı seçti. Sonunda kazanan Erdoğan oldu. Birleşik Arap Emirlikleri merkezli görüntü operasyonunun sonunda da kazanan yeniden Erdoğan olacak. Bundan kuşkum yoktur.
Meclis’ten bir izlenimi aktardıktan sonra Erdoğan’ın konuşmasındaki bildirilere değinmek istiyorum.
SOYLU, ERDOĞAN’LA BİRLİKTE YÜRÜDÜ
Dün gözlerin üzerinde olduğu isimlerden birisi de İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ydu. Soylu, Meclis’e kalabalık bir heyetle geldi. Direkt küme toplantısının yapılacağı salona geçmek yerine Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geleceği Gurur Kapısı’na yöneldi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Meclis’e gelmesiyle birlikte selamlaşıp küme toplantısına birlikte girdiler. Siyasette sembollerin değeri büyüktür. Ben o Meclis kulislerinde bakanlarının istifasını isteyen başbakanları gördüm. Hükümetlere ayar veren cumhurbaşkanlarına tanıklık ettim. Erdoğan’ın küme toplantısına Süleyman Soylu ile birlikte girmesi kıymetli bir bildiriydi.
ERDOĞAN’IN MORALİ NASILDI?
En sonda yazacağımı artık yazayım. Milletvekillerinin bir kısmının ayakta alkışladığı ve son devirlerin en değerli konuşmalarından birini yaptığı küme toplantısından sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın morali daha da yükselmişti. Milletvekillerinin kimi vakit ayağa kalkarak alkışlarıyla verdiği dayanak Erdoğan’ın moralini yükseltmişti.
90 YILLAR VE KAOS UYARISI
Okyanus ötesinden yönetilen FETÖ operasyonlarının bir benzerinin sahnelendiği Körfez ötesi operasyonlar hakkında dün tam bir kırılma anıydı. Bir gün evvel cumhur ittifakının ortağı MHP Önderi Devlet Bahçeli’nin, “Hedef Türkiye’dir, amaç Cumhurbaşkanı Erdoğan’dır” tespitinden sonra dün de Cumhurbaşkanı Erdoğan, Körfez ötesi operasyonlarının ismini koydu. Görüntü operasyonların gayesinin Türkiye olduğunu, Türkiye’yi 90’lı yıllara döndürmek isteyenlerin kaos senaryosunu devreye soktuğunu söyledi.
BABALAR VURGUSU
Cumhurbaşkanı Erdoğan, son günlerin tartışmasına AK Parti’nin çetelerle uğraşını anlatarak başladı. AK Parti iktidarında çetelerin çökertildiğini, babaların cezaevine atıldığını anlattı. “Sözde babaların racon kestiği Türkiye geride kaldı” dedi. Ben bu, “Babalar operasyonu” vurgusunun altını çizmek istiyorum. Zira İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da, mafya babalarıyla ilgili birinci ve ikinci MİT raporlarına vurgu yapmıştı. Burada mafya babalarına bir ileti var lakin tam anlamadım.
GÖRÜNTÜ İLE ANLATTI
Cumhurbaşkanı Erdoğan, görüntü operasyonunun hedefini bir görüntü ile anlattı. Görüntüde legal siyaset teknikleriyle başarılı olamayanların daima kaosa oynadığı anlatılıyordu. Yeni süreçte de görüntüler üzerinden kaos senaryosunun sahneye konulduğunun altı çiziliyordu. Görüntü iyi hazırlanmıştı. Faydalı oldu.
SOYLU’YA GÜÇLÜ TAKVİYE
Cumhurbaşkanı Erdoğan, istifa ettiğinde dahi Süleyman Soylu’ya bu kadar güçlü bir formda dayanak vermemişti. Zira Erdoğan gördü ki, maksat yalnızca Süleyman Soylu değil. Asıl amaç kendisi.
Erdoğan, “Ülkede mikserler var. İçişleri Bakanımız Süleyman Soylu’yu maksat alan hücumların gerisinde ülkemizde sağlanan bu huzur ve itimat ikliminden duyulan bir rahatsızlık var. Terör örgütleri üzere kabahat örgütleriyle uğraşında de İçişleri Bakanımızın yanında olduk, yanındayız ve yanında olacağız. Maksadın İçişleri Bakanımız değil büyük ve güçlü Türkiye’nin inşası çabaları olduğunu anlamak için kullanılan araçlara ve onları kullananların siluetlerine bakmak yeterlidir” diye konuştu.
Erdoğan konuşurken Soylu, mahcup fakat keyifli bir biçimde başıyla selamladı.
YILDIRIM’A SAHİP ÇIKTI
Erdoğan yalnızca bir Cumhurbaşkanı ve parti başkanı olarak konuşmadı. AK Parti ailesinin babası üzere konuştu. Binali Yıldırım’a sahip çıktı. “Ülkemizde yıllarca bakanlık, başbakanlık ve Meclis başkanlığı yapmış, partimizin genel başkanlığını yürütmüş Binali Yıldırım arkadaşımızın da oğlu üzerinden gayeye alınması, asıl niyeti gösteren bir diğer işarettir” dedi.
BU SALDIRIYI DA PÜSKÜRTECEĞİZ
Tahminen olağan vakitte söylense sıradan bir kelam olarak anlaşılabilir ancak görüntü akınlarıyla AK Parti’nin dizayn edilmek istendiği bir devirde Erdoğan’ın, “Şimdiye kadar nasıl şahsımız, partimiz ve çalışma arkadaşlarımız üzerinden ülkemize yönelik hiçbir taarruza eyvallah etmediysek, bu tezgâhı da Allah’ın müsaadesiyle bozacağız” demesi kıymetliydi.
NE OLACAK?
“Erdoğan ne yapacak?” diye soranlara tek bir yanıtım var. Erdoğan yeniden çabayı seçti. Okyanus ötesinden yönetilen FETÖ’yle olduğu üzere, Körfez ötesinden yapılan akınlara karşı gayret edeceğini ilan etti. Değerli olan nokta buydu. Erdoğan çabayı seçtiği takdirde sonucu aşikâr demektir. Zira şimdiye kadar daima çaba etti ve kazandı.
Erdoğan sinemanın sonunu da şimdiden ilan etti. “Suç çeteleri mensuplarını, dünyanın neresine kaçarlarsa kaçsınlar takip ediyoruz. Tıpkı FETÖ’cüler üzere, tıpkı PKK’lılar üzere, bu suçluları da ülkemize getirip yargıya teslim edene kadar peşlerini bırakmayacağız” dedi. Erdoğan bu türlü dediğine nazaran iş yalnızca bir takvim sıkıntısı demektir.
27 MAYIS GAYRETİ
Bugün 27 Mayıs darbesinin yıldönümü. 27 Mayıs darbelerin anası demektir. 27 Mayıs Başbakan Adnan Menderes’in idamı demektir.
Bugün yaşadığımız hücumların altında ise yine 27 Mayıs nizamının diriltilmesi gayreti yatıyor. Türkiye’de bir arbede veriliyor. Bu hengame 27 Mayıs ruhunu diriltmek isteyenlerle, 27 Mayıs’a karşı olanların çabasıdır.
27 Mayıs nizamını kurmak isteyenler o gün nasıl Menderes’e karşıysa bugün de Erdoğan’a karşılar. O gün nasıl Menderes’i devirip, astılarsa bugün de Erdoğan’ı devirmeyi hedefliyorlar.
Oyuncular değişse de oyun birebir oyun, arbede birebir arbede.”
Haber7
