Bacanağı ve baldızını vuran eski uzman çavuş aldığı cezayı duyunca “Vatan sağ olsun” diye bağırdı

Erzurum’un Palandöken ilçesi Hüseyin Avni Ulaş Mahallesi’nde 9 Mayıs tarihinde meydana gelen vakada, taciz suçlaması ile yargılandığı davada ceza alarak meslekten ihraç edilen uzman çavuş Mükremin Turan, bacanağı Fatih Özmen’i öldürmek için pusu kurdu. Meskenin önünde bekleyen Turan, eşi Hülya Özmen ile konuttan çıkıp, 25 LE 192 plakalı arabasına binen Fatih Özmen’i tabancayla vurarak öldürdü. Daha sonra baldızı Hülya Özmen’e de ateş eden Turan, baldızını ağır halde yaraladı. Hülya Özmen, kaldırıldığı hastanede yapılan tüm müdahalelere karşın kurtarılamadı ve hayatını kaybetti.

Vakanın akabinde gözaltına alınan Mükremin Turan, sevk edildiği adliyede tutuklanarak cezaevine gönderildi. 2 çocuk babası olan Turan hakkında, 3’üncü Ağır Ceza Duruşması’nda ‘tasarlayarak öldürme’ cürmünden 2 defa ağırlaştırılmış müebbet, ‘ruhsatsız ateşli silahlarla mermileri satın alma yahut taşıma yahut bulundurma’ hatasından da 2 yıla kadar mahpus cezası istemiyle dava açıldı.

“ÇIPLAK ELLE DE ÖLDÜREBİLİRDİM”

Birinci duruşmada tabirine başvurulan Turan, “Ben devlet tarafından yetiştirilmiş eski bir özel harekatçıyım. İstesem onun bütün ailesini bir biçimde öldürürdüm. Hatta çıplak elle de öldürebilirdim. Silahımın iki yedek şarjörü vardı. Hadise günü Fatih’i aradım, hal hatır sordum. Bana nerede olduğumu sordu. Olağanda sabah aksiyonu gerçekleştirecektim, lakin kendisi bana ‘Neredesin, gelip seni alayım?’ deyince ben de işimi sabaha bırakmadım.” dedi.

“ATTIĞIM SAĞ KALMAZ DOĞRUYU SÖYLE”

Baldızı Hülya’nın kendisine güç devirlerde maddi dayanak verdiğini söyleyen Turan, “Ona ziyan vermek istemedim. Arabayı görecek halde 20-30 metre arada bulunuyordum. Fatih’i otomobilin içinde görünce eşim Fatma’yı gerim, canlı olarak hadisesi duymasını istedim. Olağan bir formda sohbet etmeye başladım. Aracın yanına gittim. Fatih sürücü koltuğunda oturuyordu. Silahın ucuyla cama iki sefer vurdum. Başka elimle kapıyı açtım ve Fatih’in başına hakikat ateş ettim. Bu sırada Hülya öteki kapıyı açarak, araçtan atladı. Bir orta Hülya’nın aracın öbür tarafından koşarak bana gerçek geldiğini gördüm. Hülya’nın çantasında bir şey olabilir diye düşünerek silahı, doğrulttum. Bagaja yaslandığımda ne yaptığımı bilmiyorum. Kendime geldiğimde silahın namlusu Hülya’ya hakikat duruyordu, Hülya yerde yatıyordu. Aracıma bindim, sokaklarda bir mühlet gezdim. Sonra Fatma’nın konutunun önüne gittim, bir sigara içtim. Silahtaki mermileri saydım. En az 11 mermi attığımı anladım. Bu sırada bir polis memuru aradı, nerede olduğumu sordu. Ben polise ‘İkisi de mi öldü?’ diye sordum. Polis memuru bana yaralı olduklarını söyledi. Ben de ‘Attığım adam sağ kalmaz, bana doğruyu söyle’ dedim.” sözlerini kullandı.

“OLAYDAN SONRA 32 BİN LİRA KAN PARASI GÖNDERMİŞ”

Duruşmada şahit olarak dinlenen Fatma Yılmaz, Turan ile hadiseden 1,5 ay evvel başka yaşamaya başladıklarını söyledi ve “15 yıllık evliliğimiz vardı. Birinci çocuğum dünyaya geldiğinde kız çocuk olması nedeniyle bana şiddet uyguladı. Hatta çocuğu hastanede bırakıp gitmeyi teklif etti. Üç yıl sonra ikinci çocuğum da kız olarak dünyaya gelince şiddet hadiseleri iyice arttı. Doğumdan sonra bir günlük çocuğumla beni kapıya attı ve konutu talan etti. Erzurum’daki ailemin yanına yerleştim. Ailemin meskenine geldi, kapısını kırdı. Bu yüzden 1 ay uzaklaştırma kararı verildi. Fatih ve Hülya’nın memnunluklarını, bağlılıklarını kıskandı. Hadise günü iftar yemeğinden sonra kızım Şevval geldi ve ‘Babam aradı çok sevinçli sen de hoş konuş, barışın’ dedi. Telefonda bana ‘Senin için makus, benim için hoş bir haber, sana bir sürprizim var. Yarın ailene şivan ateşi bırakacağım. Sana o denli bir acı vereceğim ki vefattan beter olacaksın’ dedi. Ben de ‘Başkasıyla ne işin var, gel beni öldür’ dedim. Bu sırada sanık tabancayla doldur boşalt yapıyor sesini bana dinletiyordu. Önemli olduğunu anlayınca yalvarmaya başladım. Düğün sevinci üzere sevinçli bir ses tonuyla konuşuyordu. Telefonu kapattıktan sonra kardeşim ile karakola gittik. Karakolda bulunduğum sırada aradı, sesini hoparlöre verdim. ‘Çayı demle geliyorum’ dedi. Arka arda silah sesleri geldi. Hülya’nın çığlıklarını duydum. Hülya, ‘Katil, biz sana ne yaptık?’ diye bağırdı. Kendimden geçmiştim. Uyandığımda internet bankacılığından telefonuma ileti geldi. Sanık tarafından hesabıma ‘kan parası’ diye 32 bin TL gönderildiğini gördüm. Hadiseden 10 dakika sonra bu para hesabıma gelmiş. Tüm ailemin isimlerini sayarak, yok edeceğini söyleyip, ‘Ölene kadar bu acıyla yaşayacaksın, seni öldürmeyeceğim’ demişti. Hülya ile 20 gün evvel hastaneye gitmiştik. Gebeydi. Kardeşimin gebe olduğunu biliyordu” dedi.

“İBRETLİK CEZA OLACAĞI NOKTASINDA DURUŞMAYA ITIMADIMIZ TAM”

Ailenin avukatı Tolga Terzioğlu da sanığın aksiyonu gerçekleştirirken canavarca hisle hareket ettiğine dikkati çekerek, “Hülya Özmen’in gebe olmasının da dikkate alınması gerekir. En üst sondan mahkumiyet kararı tesis edilerek, tüm kamu vicdanını bir nebze olsun rahatlatacak mahiyette, ibretlik bir ceza olacağı noktasında duruşmaya inancımız tam” tabirlerini kullandı.

Tutuklu sanık Mükremin Turan bugün görülen 2’nci duruşmada, ‘kasten öldürme’ cürmünden 2 defa ağırlaştırılmış müebbet mahpus cezasına çarptırıldı. ‘Ruhsatsız silah taşımak’ hatasından da 2 yıl 2 ay mahpus cezası verilen Mükremin Turan, “Vatan sağ olsun” dedi.

Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Hümeyra PARDELİ

Haberler.com