CHP Genel Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, “Var olan sistemin topluma maliyeti çok net bir biçimde çıktı. Ekonomik olarak, siyasal olarak çıktı. Bakıldığı vakit iki alanda da Türkiye kaybediyor. Türkiye’nin kazanması için demokratik standartlarını büyütmesi gerekiyor.” dedi.
Kılıçdaroğlu, parti genel merkezinde düzenlenen “Türkiye’nin Basın Özgürlüğü Karnesi” paneline katılarak, gazetecilerin sorularını yanıtladı.
“Bir siyasetçi olarak basın özgürlüğünün yokluğunu nasıl yaşadınız?” sorusuna Kılıçdaroğlu, “Çok haksız ithamlarla karşılaştım. Hak etmediğim, hakikat olmayan o kadar çok haber ve o kadar değişik yorumlarla karşılaştım ki. Hangisini düzelteceksiniz?” cevabını verdi.
Kılıçdaroğlu, “Bizi eleştiren, yani tek taraflı yayın yapan televizyon kanallarına da söyledim. Bizi niçin çağırmıyorsunuz? Bizi de çağırın. ‘Şu gazeteci gelsin bize soru sorsun’ diye, bu türlü bir olay hiç düşünmedim esasen. Siz istediğiniz gazetecileri de davet edin, yani biz de çıkalım oraya, bize de soru sorun, biz de karşılık verelim diye. Bu alanı da tümüyle kapatıyorlar bize. Orayı izleyen kişinin de bizi dinlemeye hakkı var.” diye konuştu.
Medya aracılığıyla kutuplaşmanın çok daha tehlikeli olduğunu söz eden Kılıçdaroğlu, “Çünkü sizin söylediğinizi karşı taraf hiç dinlemiyor, dinlemek istemiyor. Büsbütün düşmanlaştırmış kendi başında, halbuki medyanın misyonu topluma gerçek bilgileri aktarmak, varsa farklı bilgiler onları aktarmak, tartıştırmak.” dedi.
Kılıçdaroğlu, televizyon izleyen kişinin konutunda otururken başına nazaran “şu haklı yahut haksız” biçiminde düşünebileceğini, bireye o ortamı sağlamak gerektiğini lakin bu türlü bir ortamın olmadığını kaydetti. Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
“Geçen bir bahis tartışıldı. Erdoğan dedi ki ‘Kılıçdaroğlu bu mevzuda hiç konuşmadı.’ Halbuki ben konuşmuştum ancak onun okuduğu gazeteler bana hiç yer vermiyor. ‘CHP Genel Lideri şunu söyledi.’ demiyor. Bizimle ilgili hiç haber yok. Negatif bir şey olursa o esasen haber olarak giriyor oraya. Kendilerine nazaran yazıyorlar. Yazsınlar, ona itirazım yok, bizi eleştirebilirler lakin en azından haber olarak, yorum değil, benim o hususta ne söylediğimi yaz. Küçük bir yerde de yazabilirsin lakin okuyan bakacak Kılıçdaroğlu bu hususta bunu söylemiş.”
“Yaşanan tablo sıkıntılı”
Lokal medyayı güçlendirecek projelerinin olup olmadığına ait bir soru üzerine Kılıçdaroğlu, CHP’li belediyelerin olduğu yerlerde mahallî medyanın rahatlıkla yayın yaptığını belirtti.
Kılıçdaroğlu, mahallî medyanın yaşadığı meselelerin çok daha fazla olduğunu, belediyelerin mahallî medya üzerinde baskın olabildiğini belirterek, “Çünkü kaynak orada gazete ilanları. Hasebiyle lokal iktidarı eleştirmekten çekiniyorlar, korkuyorlar.” diye konuştu.
Yaygın ve mahallî medyaya objektif kurallar içinde devletin dayanak vermesi gerektiğini, Basın İlan Kurumunun oluşturulma münasebetinin bu olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, lokal medyada çalışan gazetecilerin de toplumsal güvenlik, kıdem tazminatı problemlerinin olduğunu söyledi.
Bir diğer soru üzerine Kılıçdaroğlu, siyasi partilerin demokrasinin vazgeçilmez ögeleri olduğunu, siyasi partilerin meseleleri çözme konusundaki görüşlerini medya aracılığıyla kamuoyuna duyurmalarının doğal olduğunu söyledi.
Olay TV‘nin kapanmasına ait tartışmaların hatırlatıldığı Kılıçdaroğlu, Olay TV Genel Yayın Direktörü Süleyman Sarılar’ın yaptığı açıklamaları okuduğunu, küme toplantısında en az mühletin HDP’ye, en çok müddetin de AK Parti’ye verildiğini savundu. Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
“Daha ne istiyorlar? Onların istediği şu, ‘sadece bizi vereceksiniz, başkalarını hiç vermeyeceksiniz. Kimse görmeyecek onları, kimse bilmeyecek, var olan sıkıntılar nasıl çözülür, onların görüşleri nedir ne değildir, artıları eksileri nedir bu tartışılmasın, hiç görülmesin. Yalnızca bizi vereceksiniz ve o da bizim istediğimiz biçimde vereceksiniz.’ O vakit siz makbul gazeteci oluyorsunuz, yayın organı makbul yayın organı oluyor devletten her türlü ikramı alıyor, her türlü takviyesi alıyor. Başkaları de cezalandırılmak üzere hazır bekleyen kuruluşlar oluyor. Ellerinden geldiği vakit her türlü cezalandırmayı da yapıyorlar. Bunu halk görmüyor mu? Görüyor aslında, görmemesi mümkün değil. Yaşanan tablo düşünceli bir tablo. Erdoğan da bunu görüyor, görmemesi mümkün değil.”
“Erdoğan’a ‘şu yanlıştır’ diyebilen kimse yok”
İktidarın ülkeyi yönetemediğini savunan Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a “Şu yanlıştır.” diyebilen ve sağlıklı bilgi aktaracak kimsenin olmadığını öne sürdü.
Kemal Kılıçdaroğlu, bir kişi ne derse yüzde yüz kabul edildiğini, ona nazaran karar alındığını ve Türkiye’nin bu noktaya taşındığını savunarak, kelamlarını şöyle sürdürdü:
“Türkiye bu noktadan çıkar mı? Evet çıkar, demokratik yollarla çıkar. Şöyle bir niyetim var. Tahminen de bizler, yani demokrasiden yana olanlar ve dünya siyaset kültürüne çok değerli bir şey armağan edeceğiz. Birinci seçimlerde demokratik yollarla bir dikta idaresini sandıkta yeneceğiz ve demokratik yollarla yeni bir hükümeti inşa edeceğiz. Devleti doruktan tırnağa yine ahlak, fazilet, liyakat üzerine sağlıklı bir tabanda, demokrasinin bütün kurum ve kurallarını güçlendirerek ve uygulayarak bunları hayata geçireceğiz.”
Millet ittifakıyla demokrasi ortak paydasının oluşturulduğunu, bu paydanın giderek büyüdüğünü, toplumun her kesitinde kabul görmeye başladığını lisana getiren Kılıçdaroğlu, “İlk seçimlerde iktidara geldiğimizde dünya siyaset tarihine dikta idarelerinin demokratik yollarla nasıl devrileceğini bütün dünyaya göstermiş olacağız. Nasıl yenileceğini, nasıl kazandığımızı bütün dünyaya göstermiş olacağız. Bu çok değerli bir gelişme olacak.” halinde konuştu.
Kılıçdaroğlu, “Bugün geldiğimiz noktada, otoriter idarelerin sonlanacağını, demokrasilerin ve demokrasiden yana olanların güçleneceğini düşünüyorum. Türkiye de bu sürecin içinde değerli bir kesim. Bu sürecin içinde Türkiye de demokratik standartlarını büyütecektir. Zira var olan sistemin topluma maliyeti çok net bir halde çıktı. Ekonomik olarak, siyasal olarak çıktı. Bakıldığı vakit iki alanda da Türkiye kaybediyor. Türkiye’nin kazanması için demokratik standartlarını büyütmesi gerekiyor.” değerlendirmesini yaptı.
Toplumsal medyanın kullanımına ait bir soru üzerine Kılıçdaroğlu, toplumsal medyayı kullandıklarını lakin aslolanın gidip vatandaşla konuşmak olduğunu söyledi.
“Mitinglerin gereksiz olduğunu gördüm”
Vatandaşla konuşmaya itina gösterdiklerini lisana getiren Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
“Ben referandum sürecinden sonra mitinglerin ne kadar gereksiz olduğunu gördüm. Mitinge bizim partililer geliyor daima bir arada slogan atıyoruz, pek başarılı sonra konutlarımıza dağılıyoruz lakin seçim sonuçlarına baktığımızda beklediğimiz olmuyor. Şöyle bir yol, sistem üzerinde uzun müddettir çalışıyorum. Sayıları 25-30’u geçmeyecek CHP’ye aralı fakat saygın beşerler, kanaat liderleri var. Onlarla toplantılar yapıyorum, toplantının müddeti en az 2,5-3 saat.”
Bu toplantıların çok büyük artılarını gördüğünü lisana getiren Kılıçdaroğlu, “Çünkü toplantıya katılan kanaat liderlerinin büyük bir kısmı bizi hiç bilmiyor, CHP’yi bilmiyor. Kendilerine aktarılan bir CHP var, CHP üzerine yorum yapıyorlar ancak gerçekle yüzleştiklerinde o denli bir CHP’nin olmadığını, farklı bir CHP’nin olduğunu, kendilerine karşı da son derece hassas olduklarını, inançlara, kimliklere, ömür stiline saygılı olduğunu öğreniyorlar.” açıklamasını yaptı.
Genel Lider Kılıçdaroğlu, yarın seçim olacakmış üzere çalışmanın kıymetli olduğunu vurgulayarak, geçen hafta 23 milletvekilini zelzele sonrası ne olduğunu öğrenmek için Elazığ’a gönderdiklerini, daha sonra iktidar partisinin de gittiğini söyledi. Kılıçdaroğlu, “Biz gitmeseydik iktidar partisi hiç gitmeyecekti oraya. Elazığlılar da biliyorlar ki CHP milletvekilleri geldiği için onlar geliyorlar. Emsal uygulamayı başka vilayetler için de yapıyoruz.” dedi.
“Her şey kanunlara uygun yapılırsa hiçbir sorun yok”
“Yarın seçim oldu iktidar el değiştirdi. Basın özgürlüğünü tesis etmek için birinci yapacağınız hareket nedir?” sorusuna Kılıçdaroğlu, şu karşılığı verdi:
“Basın özgürlüğü ile ilgili olarak birinci yapacağımız şey, medya mensuplarını temsil eden dernek yahut sendika mensuplarını davet edip sıkıntıları dinleyip, onlardan tahlil teklifleri almak. Yani kendimiz oturup ‘Biz şu kanunu hazırlayacağız demeyeceğiz.’ Yaşadığınız sorunu en iyi siz biliyorsunuz. Zira siz yaşıyorsunuz sorunu. Bizim aklımızda kimi tahliller var lakin bu tahliller yetersiz olabilir, hatta bu tahliller yanlış da olabilir, eksik de olabilir. Hasebiyle hazırladığımız bir metni yahut bir tahlil paketini size sunarız. Sizler de alır bakarsınız, dersiniz ki ‘şurası yanlış, şurası hakikat’ ve bize münasebetleri aktarırsınız. Biz de ona nazaran düzenlemeler yaparız.”
Mahpusta gazeteciler olduğunun hatırlatılması üzerine Kılıçdaroğlu, iktidar olmaları halinde yargının kozmik hukukun öngördüğü kurallara nazaran, hukukun üstünlüğü unsuruna nazaran karar vermesini isteyeceklerini, yargıya müdahale etmek üzere lükslerinin ve anlayışlarının kelam konusu olmadığını kaydetti.
Kılıçdaroğlu, bu anlayıştan hareket edildiği vakit yargı mensubunun vereceği kararın muhakkak olduğunu lisana getirerek, “Bir gazeteci haber yaptı diye mahpusa mi atılır? Oturursunuz yargılarsınız fakat o denli bir noktaya geldik ki Anayasa Mahkemesi kararlarını alttaki mahkeme uygulamıyor. Kelamda ıslahat yapacaklar. Anayasa Mahkemesi kararını alt mahkeme uygulamazsa ona bir disiplin kabahati üzere bir şey verecekler. Disiplin hatası olur mu? Onun hakimlik mesleğinden atılması lazım. Bu disiplinle ilgili bir şey değil. Devlet krizine yol açıyorsun.” sözlerini kullandı.
“Peki mahkeme kararını uygulamadı diye Yargıtay’a seçilene ne yapacaksınız?” diyen Kılıçdaroğlu, harekette ve telaffuzda fiyatlık olursa sistemin kendi içinde yürüyeceğini söyledi.
En rahat idarenin devlet idaresi olduğunu, her şeyin kuralının muhakkak olduğunu, maddelerin bulunduğunu aktaran Kılıçdaroğlu, “Bozulan ne? Üsttekinin maddelere karşıt talimat vermesi ve o talimatın gereğinin bürokrasi tarafından yerine getirilmesi. Sorun buradan başlıyor esasen. Her şey kanunlara uygun yapılırsa hiçbir sorun yok. Aksayan bir şey olursa aslında onu da yargı düzeltir.” diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, yargının sağlıklı karar alma sürecinin kapatıldığını, her olaya has bir kanun çıkarıldığını kaydetti.
(Bitti)
Kaynak: Anadolu Ajansı / Merve Yıldızalp Özmen
Haberler.com
