CHP Genel Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Enis Berberoğlu’nun tekrar yargılanma talebinin reddedilmesine ait, “Günümüz, bayanın yahut kadıların satın alındığı gündür. Devlette adalet yok.” dedi.
Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Küme Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, devlet kurumlarının Kovid-19 salgını nedeniyle bütün riskleri görerek tedbir alması gerektiğini söyledi.
Türkiye nüfusunun dikkate alınarak aşı ithal edilmesi gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin 1,5 milyon doz grip aşısı alırken İngiltere’nin 30 milyon doz aşı temin ettiğine dikkati çekti. Kılıçdaroğlu, “Bizim insanımız kıymetsiz mi, mevte mahkum mu? Eminim bu 1,5 milyon dozu torpili olan, adamını bulan alıp kullanacak. Yeniden olan garibana olacak.” diye konuştu.
Türk Eczacıları Birliği’nin 11 Eylül’de Hollandalı bir firmadan 1,5 milyon doz grip aşısı alabilmek için Sıhhat Bakanlığına müracaatta bulunduğunu anlatan Kılıçdaroğlu, Bakanlıkla yürütülen bürokratik sürecin uzaması nedeniyle aşıların alınamadığını söz etti.
“Hani Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde bütün işler süratli gerçekleştirilecekti?” diye soran Kılıçdaroğlu, bu sistemde bakanların bile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşemediğini öne sürdü.
“Yeni Zekeriya Öz’ümüz”
CHP önderi Kılıçdaroğlu, devletin adaletle yönetilmesi gerektiğini vurgulayarak, bu nedenle devlete, müellif Kemal Tahir’in de yapıtının ismi olan, “Devlet Ana” denildiğini, bu tabirin adaletle bağdaştığını söyledi.
Fatih Sultan Mehmet’in de adaletin kıymetine binaen “Kadıyı satın aldığın gün, adalet ölür. Adaletin öldüğü gün de devlet ölür.” dediğine işaret eden Kılıçdaroğlu, “Günümüz, bayanın yahut kadıların satın alındığı gündür. Devlette adalet yok.” sözünü kullandı.
Kılıçdaroğlu, Enis Berberoğlu’nun tekrar yargılanma talebinin reddedilmesine yönelik mahallî mahkeme kararlarını eleştirerek, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Bizim yeni Zekeriya Öz’ümüz, saraydan aldığı talimatla Anayasa Mahkemesine, ‘Kusura bakma, senin kararını uygulamam. Ne demek Anayasa, ne demek karar. Ben bunlara bakmam. Saray ne istediyse motamot onu müellifim, altına da imza atarım. Cübbe giyiyorum lakin sarayın cübbesi, adaletin cübbesi değil. Gücümü hukuktan, hukukun üstünlüğünden, vicdanımdan değil, saraydan alıyorum. Bu kararı vereceğim ki yarın beni saray daha üst makamlara getirsin, taltif etsin, yüceltsin. Ben, yeni Zekeriya Öz’üm.’ diyor. Anayasa Mahkemesi kararı uygulanmadı.”
Enis Berberoğlu’na ait mahallî mahkeme kararlarıyla Anayasa’nın birçok hususunun ihlal edildiğini savunan Kılıçdaroğlu, lokal mahkemelerin, Anayasa’nın “bağlayıcılığı ve üstünlüğü”, “kişi güvenliği ve hürriyeti”, “hak arama hürriyeti”, “temel hak ve hürriyetlerin korunması”, “seçme, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkı” ile “duruşmaların açık ve kararların gerekçeli” olmasına yönelik hususlarını askıya aldığını öne sürdü.
“Koltuk meraklısı kişinin bu memlekete yararı olmaz”
Yargıçlar ve Savcılar Şurası’nın (HSK) yargıçlar hakkında soruşturma açabildiğini söz eden Kılıçdaroğlu, HSK’nin başkanlığını Adalet Bakanı’nın yürüttüğünü hatırlattı.
Kılıçdaroğlu, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’ün haksızlık karşısında tek cümle etmediğini söyleyerek, şöyle devam etti:
“Sormak gerekiyor; o koltukta sessiz kaldığın için mi daima oturuyorsun? Adalet Bakanı olarak sanki oturup bir vicdan muhasebesi yaptın mı? ‘Anayasa’yı ihlal eden bir hakim hakkında soruşturma açmamız gerekir.’ dedin mi hiç? Yoksa bütün geleceğini koltuğa bağlayıp ‘Benim için koltuk her şeyden kıymetlidir, koltuğumu koruyayım, memleket yanabilir.’ mi dedin sen? Adalet Bakanı’nın da yatacak yeri yok, onun da oturup bir vicdan sorgulaması yapması lazım.”
Tenkitlerinin yalnızca Enis Berberoğlu bağlamında algılanmaması gerektiğini lisana getiren Kılıçdaroğlu, misal biçimde Müyesser Yıldız, Selahattin Demirtaş, Ahmet Altan ve Osman Kavala’nın, beraat ettikleri evrakların akabinde yeni evraklarla içeride tutulmaya devam edildiğini öne sürdü.
Adalet Bakanı Gül’e seslenen Kılıçdaroğlu, “Sen adalet bakanıysan, adalet kurumu sana bağlıysa, HSK başkanlığını yapıyorsan bu yanlış giden sisteme bir çomak sokmayacak mısın? ‘Burada bir şeyler yanlış gidiyor.’ demeyecek misin? Kanunların sana verdiği yetki de var ayrıyeten. Kamu faydasına kimi kararları bozup ‘Tekrar görüş’ diyebiliyorsun. Lakin onu yapmak istemiyorlar. Zira ‘Saray beni vazifeden alır ve ben koltuğumdan olurum.’ diyorlar. Koltuk meraklısı kişinin bu memlekete yararı olmaz.” dedi.
“Hakimler bir bireyden taraf karar almaya başlarsa…”
Kemal Kılıçdaroğlu, bir devletin, Anayasa ve kanunların kaldırılması, yargıçların bir şahıstan taraf karar almaya başlaması halinde basamak kademe organize cürüm örgütüne dönüşeceğini söz ederek, şunları söyledi:
“Türkiye’nin geldiği nokta budur. Tenkide tahammül edemeyen bir kişiyi eleştirdiğinizde sabahın köründe meskeniniz basılıyor, mahpusa atılıyorsunuz. O müsaade verdiği vakit mahpustan çıkıyorsunuz. Onun avukatına dolar bazında milyonlar verip tuttuğunuz vakit savcı size iddianame bile düzenlemiyor. Her patronun zirvesinde ‘Kızdırma, mallarına el koyarım.’ tehdidi var. Bu, devletin etap kademe organize hata örgütüne dönüşmesidir.”
Daha evvelki bir CHP TBMM Küme Toplantısı’nda FETÖ’nün siyasi ayağına ait bir konuşmasını kitapçık haline getirdiklerini belirten Kılıçdaroğlu, iktidarın “FETÖ ile çaba ettiği” tarafındaki telaffuzunun “külliyen yalan” olduğunu tez etti.
İktidarın FETÖ ile uğraş kapsamında, kelam konusu örgüte üye asker, baklavacı, bankacı birçok kişiyi tespit ettiğini fakat FETÖ’nün siyasi ayağına mensup bireyleri bulamadığını savunan Kılıçdaroğlu, “Devletin kılcal damarlarına ve en kritik noktalarına FETÖ ögelerini yerleştiren siyasi otoriteye, ‘FETÖ’nün siyasi ayağı’ denir.” diye konuştu.
TBMM’de FETÖ’nün siyasi ayağının tespit edilmesine yönelik araştırma kurulu kurulduğunu, iktidar bu mevzudan rahatsız olduğu için kurul raporunun yayınlanmadığını ileri süren Kılıçdaroğlu, “Çünkü FETÖ’nün siyasi ayağının bir numaralı sorumlusunun sarayda oturduğunu herkes biliyor.” kelamlarını sarf etti.
“Senin feriştahın gelse bizi susturamaz”
CHP Genel Lideri Kılıçdaroğlu, kitap toplatmanın darbe devirlerinde yapıldığını tabir ederek, “Şimdi 20 Temmuz sivil darbesinden sonra kitap toplatıyorlar. Sanıyorlar ki bunu topladıklarında CHP susacak, Kılıçdaroğlu susacak. Senin feriştahın gelse bizi susturamaz. Biz, bu memlekete sevdalıyız, insanımıza sevdalıyız. Oy verir yahut vermez ona hürmet duymak benim ve herkesin misyonu.” dedi.
“Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni, Londra’daki bir avuç tefeciye peşkeş çekmek bizim kitabımızda yoktur.” diyen Kılıçdaroğlu, partisinin halk için uğraş ettiğini vurguladı.
Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Meclis’te tarafsız olacağına dair namusu ve erdemi üzerine yemin ettiğini hatırlatarak, “Namus ve gurur nedir bilmeyen bir bireyle Türkiye Cumhuriyeti Devleti karşı karşıya. Bir partinin genel lideri, gitti partiye kaydını oldu. Herhalde yemin ederken bir ayağını kaldırmıştır, ‘bir ayağımı kaldırırsam bir şey olmaz.’ diye. Bu milletin bir vicdanı, ahlakı, fazileti, feraseti var. Tarafsız olmak zorundasın. Bayrağı taşıyorsan tarafsız olacaksın, 83 milyonu kucaklayacaksın.” tabirlerini kullandı.
“Servisçi, grup meblağ üzere parti tutarsa bu sonuca katlanacak”
Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Malatya’da AK Parti Vilayet Kongresi’ne katıldığını hatırlatarak, “Malatya Servisçiler Odası Lideri’ne seslenmek isterim: Koskoca Erdoğan, koskoca Cumhurbaşkanı size ne muştular vermiş, siz müjdenin farkında bile değilsiniz. Askıda ekmek uygulaması başladı. Ekmek götüremiyorsan, git oradan ekmeği al, konutuna götür. Bunu müjdeliyor sana.” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Malatya’da bir esnafla ortasındaki diyaloğa ait “Bütün servisçilerle dalga geçiyor.” tezinde bulunan Kılıçdaroğlu, “Malatya Servisçiler Odası Lideri diyor ki ‘Evimize ekmek götüremiyoruz.’ Aylarca öğrenci taşımadılar zira yasaktı, yasağa da uydular. Bu lidere seslenmek isterim; sana ve 200 bin servisçiye 1 kuruş dahi karşılıksız para vermediler. Zira senin Genel Lideri’nin gözünde toplumsal devlet diye bir devlet yok, bir saray devleti var.” dedi.
Toplanan vergilerin nereye harcanacağını iktidarın belirlediğini söyleyen Kılıçdaroğlu, vatandaşın, toplanan vergilerin nereye harcandığının hesabını iktidara sormasını istedi.
Kılıçdaroğlu, iktidarın esnafı, çiftçiyi, emekçiyi, aç vatandaşı önemsemediğini öne sürerek, “Erdoğan ‘Benim için değerli olan 5’li çete. En büyük ihaleleri onlara veririm. Dünyanın parasını kazanırlar. Uçağın uçmadığı havaalanının parasını da alırım. O parayı da servisçiden faiziyle söke söke alırım. Vermezse bir de ayrıyeten icraya veririm.’ diyor. Servisçi, grup fiyat üzere parti tutarsa bu sonuca katlanacak. Siyasi partiler ekip değildir. Hizmet ediyorsa oyumu veririm, etmiyorsa ‘Kusura bakma.’ derim.” değerlendirmelerinde bulundu
(Sürecek)
Kaynak: Anadolu Ajansı / Seval Ocak Adıyaman
Haberler.com
