TBMM Genel Kurulu’nda Tarım ve Orman, Gençlik ve Spor ile Dışişleri bakanlıklarının bütçeleri görüşülüyor

YETERLİ Parti Bursa Milletvekili Ahmet Kamil Erozan, “İktidar iktisatta olduğu üzere, dış siyasette da günü kurtarmaya çabalamakta, dış siyasette da mükemmeller diyarında olunduğunu sokağa yansıtmaya çalışmaktadır. Sergilenen ise orta oyunundan öteye gidememektedir.” dedi.

TBMM Genel Konseyinde Tarım ve Orman Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı ile Dışişleri Bakanlığı ve bakanlıklara bağlı kurumların bütçelerinin görüşmelerinde GÜZEL Partili milletvekilleri kelam aldı.

Konya Milletvekili Fahrettin Yokuş, Türkiye‘nin tarım ve hayvancılık noktasında çok değerli bir ülke olduğunu fakat AK Parti iktidarlarıyla tarım ve hayvancılığın geriye gittiğini ileri sürdü.

Yokuş, 2002’de gayrisafi yurt içi hasıla içinde tarımın hissesi yüzde 10,3 iken 2019’da bu oranın yüzde 6,4’e düştüğünü ileri sürerek, “Eğer 2002 yılındaki gayrisafi yurt içi hasıla üzere yani yüzde 10,3’lük hisse devam etmiş olsaydı, 2019 yılında 440 milyar lira tarım gelirimiz olacaktı. 2002 yılına nazaran, 2019 yılında gayrisafi yurt içi hasıla 12 kat artarken ziraî hasılanın büyüme oranı 7,5 kat olmuştur. Burada da görüldüğü üzere, tarımımıza hayvancılığımıza gerekli dayanağı vermemişiz.” diye konuştu,

AK Parti’nin iktidar olduğu periyotta tarım kesiminin ortalama yüzde 2,7 büyüdüğünü belirten Yokuş, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçildikten sonra 2018-2019 yıllarında ortalama büyümenin yüzde 2,5’a gerilediğini savundu.

AK Parti’nin ithalatçı siyasetinin, Türkiye’yi tarımda net ithalatçı pozisyonuna getirdiğini ileri süren Yokuş, bakanlığın çiftçinin hakkını vermediğini, 2020’de yalnızca 22 milyar lira dayanak verilirken 2021’de de tekrar 22 milyar bütçe ayrıldığını söyledi. Yokuş, “Bunu anlatırken çok üzülüyorum. İktisat, enflasyon, çiftçiye bedel, hepsi unutulmuş. Yani çiftçiyi, hayvancılıkla uğraşan besicileri, köylümüzü maalesef iktidar gözden çıkarmıştır.” dedi.

Tarım ve hayvancılıkta randımanın artırılması ve ziraat kontrollerinin ağır olarak yapılabilmesi için ziraat mühendisleri, besin mühendisleri ve veteriner tabipler atanması gerektiğini de söz eden Yokuş, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın da büyük bir idare zafiyeti yaşadığını öne sürdü.

Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemir’li bir toplantıda soru önergelerine yanıt vermeyeceğini kendisine söylediğini ileri süren Yokuş, bu halin 83 milyona ve Meclise yönelik olduğunu savundu. Yokuş, Meclis Liderinin Meclisin prestijini korumakla misyonlu olduğunu söyledi.

Yokuş, çiftçinin, köylünün, besicinin hakkını yedirmeyeceğini ve bunun hesabını soracağını söz etti.

“Türkiye 425 bin hektar ağaç örtüsünü kaybetti”

Adana Milletvekili Mehmet Metanet Çulhaoğlu, ormanların insanlığın temel hayat alanları olduğunu belirterek, “Eğer beşerler hala pak havayı soluyabiliyorsa, suya ulaşılabiliyorsa, sağlam besine erişiyorsa bunda ormanların hissesi büyüktür. Ormanlar birebir vakitte ekosistemin temel kaynağıdır.” dedi.

Ormanların ülkenin akciğeri olduğunu da belirten Çulhaoğlu, sanayi kesimleri için de değerli bir kaynak olduğunu lisana getirdi.

Çulhaoğlu, datalara nazaran, 2001-2017 ortasında Türkiye’nin tam 425 bin hektar ağaç örtüsünü kaybettiğini öne sürerek, “Maalesef, azalmanın temel nedeni ise çıkardığınız yasalar.” dedi.

“Kamu yararı” ismi altında orman alanlarında maden, turizm, güç yatırımlarına müsaade veren, orman alanlarının emel dışı kullanılmasıyla ilgili 25 sefer değişiklik yapıldığını ileri süren Çulhaoğlu, “Kanun ve ilgili yönetmeliklerde yapılan değişikliklerle yeni kullanımlar için orman alanları kağıt üstünde olmasa da fiilen azaltıldı.” diye konuştu.

Ağaçlandırma çalışmalarına sürat verilerek orman alanlarının genişletilmesi gerektiğine işaret eden Çulhaoğlu, kaldırılan yahut özel şahıslara satılan orman içi ve dışı fidanlıkların en kısa vakitte tekrar tesis edilmesinin kıymetli olduğunu belirtti. Çulhaoğlu, AK Parti periyodunda kapatılan orman koruma memurluğu, orman ağaçlandırma memurluğu, orman teknik elemanları yetiştiren okulların da açılmasını istedi.

Orman koruma memuru, üretim çalışanı, ağaçlandırma ve bakım emekçilerinin orman köylülerinden oluşturulması gerektiğine değinen Çulhaoğlu, Orman Bakanlığının farklı bir bakanlık olarak hizmet etmesi gerektiğini de söyledi.

Spor yasası talebi

Trabzon Milletvekili Hüseyin Örs, sporun temel fonksiyonunun ekonomik, toplumsal ve kültürel kalkınmanın temel ögesi olan insanın vücut ve ruh sıhhatini geliştirmek olduğunu söyledi.

İnsanların ferdî gelişimi ve ülkelerin tanıtımında değerli bir yeri olan sporun, yaygınlaştırılması ve istenilen muvaffakiyetlerin kazanılmasının, büyük ölçüde, güçlü ve dirençli bir teşkilatlanma ve idareye bağlı olduğunu vurgulayan Örs, Türk sporunun yıllardan beri beklediği, üzerinde çok konuşulan lakin hala çıkarılmayan Spor Kulüpleri ve Federasyonları Yasası olduğunu bildirdi.

Örs, Türkiye’de futbol kulüplerinin birçoğunun borç batağında olduğunu, ekonomik kuralları el vermediği için birtakım müeyyidelerle karşı karşıya bulunduklarını söyledi. Kimi kulüplerin denetim dışı harcamalar yaptığını, bir kontrol sistemi bulunmadığını sav eden Örs, yasanın bir an evvel çıkarılmasını talep etti.

Amatör kulüplerin de meseleleri olduğunu anlatan Örs, pandemi süreciyle bu meselelerin daha da arttığını kaydetti.

Örs, çabucak hepsi büyük maddi meseleler yaşayan amatör kulüplerin materyallerini dahi temin edemediğini tabir ederek, vakit zaman materyal yardımı yapılsa da bunun kesintiye uğradığını savundu.

Amatör kulüplere materyal yardımı yapılması gerektiğine işaret eden Örs, belediyelerin bütçelerinden spora ayrılan hissenin belediyelerin yetki alanındaki amatör kulüplere verilmesini talep etti.

– “Türkiye, huysuz adama çevrildi”

Bursa Milletvekili Ahmet Kamil Erozan, Dışişleri Bakanlığının harcamalarının yüzde 80’inden fazlasının yurt dışında yapıldığını söz ederek, bakanlığın bütçesinin 812 milyon dolardan 735 milyon dolara düştüğünü söyledi.

Komşularıyla dahi bir münasebeti kalmayan bir Türkiye’yle karşı karşıya olduklarını öne süren Erozan, “Aynı apartmanda Türk komşularıyla arbedeli, huysuz bir adama çevrildi ülke; sıra artık İran’a da geldi galiba.” dedi.

Erozan, memleketler arası bağlantılarda dost yahut düşman nitelendirmelerinin mutlak olmadığını lisana getirerek, milletlerarası siyasette başarılı olabilmek için güçlü ve üretken bir iktisat, güçlü ve yetenekli bir ordu, akılcı ve ulusal çıkarların gözetilmesini düstur edinmiş bir diplomasi gerektiğini söyledi.

Türkiye’nin iktisadının kırılganlığının farkında olan muhataplarının Türkiye’nin dış baskılara dayanma direncinin de zayıfladığını görerek cepheleşerek hareket ettiğini sav eden Erozan, “İktidar iktisatta olduğu üzere, dış siyasette da günü kurtarmaya çabalamakta, dış siyasette da mükemmeller diyarında olunduğunu sokağa yansıtmaya çalışmaktadır. Sergilenen ise orta oyunundan öteye gidememektedir.” değerlendirmesinde bulundu.

Erozan, Türkiye’nin dış siyasetinin bir çözümsüzlükler ve mecburiyetler yumağına dönüştüğünü, iktidarınsa iç siyasetteki açmazlardan ötürü bunları çözmek yerine tırmandırmaktan medet umduğunu sav etti.

Mersin Milletvekili Zeki Hakan Sıdalı, AB’nin Türkiye ile ilgili raporlarında ilerleme değil tam bir gerileme olduğunu, ayrıyeten Türkiye’nin yaptırımlarla tehdit edildiğini söyledi.

Avrupa’nın ikili standardına, Türkiye ile ilgili bahislerdeki arka niyetli yaklaşımlarına daima birlikte şahit olduklarını belirten Sıdalı, “Bu halla daima birlikte gayret ediyoruz fakat maalesef her söylenen de mesnetsiz değil.” dedi.

Avrupalı kuruluşların hazırladığı “ilerleyememe” raporlarını okurken yazılanları sindiremediklerini belirten Sıdalı, “Asırlarca adaletiyle kurulmuş ve kurulacak devletlere örnek olmuş bir milletin torunlarına diğer milletlerin adalet dersi vermesini kabul edemiyoruz.” sözünü kullandı.

Sıdalı, “Kendimizi Avrupa’da görüyoruz” lafıyla diplomasi gemisinin yürümediğini savunarak, AB ile bir gelecek hedefleniyorsa inançsız alakaları tamir edecek diplomatik yaklaşım yaratmak gerektiğini söyledi.

AB ile imzalanan geri kabul muahedesinin da Türkiye’yi dünyanın göç tampon bölgesi haline getirdiği tenkidinde buluna Sıdalı, AB hiçbir vaadini yerine getirmemişken Türkiye’nin dünya ile sistemsiz göçmenler ortasında istekli baraj ülkesi olduğunu öne sürdü.

Sıdalı, Türkiye’deki 20 şahıstan birinin Suriyeli olduğunu, bu halde giderse 2040’ta bu oranın 13’te 1 formunda gerçekleşeceğini, bu yüzden çok geç olmadan geri dönüş stratejisi ve aksiyon planı hazırlanması gerektiğini lisana getirdi.

Kaynak: Anadolu Ajansı / Ertuğrul Subaşı

Haberler.com