Sıhhat Bakanlığı datalarına nazaran kolorektal kanserlerin (kalın bağırsak ve rektum bölgelerinde ortaya çıkan kanser) Türkiye’de en çok görülen birinci 5 kanser tipi ortasında yer aldığını söyleyen Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Deniz Atasoy, “Araştırmalara nazaran kolon kanseri olaylarının yüzde 90’ı 50 yaşın üzerinde. Bu nedenle 45 yaşından itibaren bireyler her yıl kesinlikle kolonoskopiyle denetimlerini yaptırmalı” uyarısında bulundu.
Kalın bağırsağın iç yüzeyinde görülen kanserlere kolon kanseri, son 15-20 santimetrelik kısmında görülen kanserlere ise rektum kanseri ismi verildiğini, her iki kanser cinsine de kolorektal kanserler denildiğini söyleyen Medicana Çamlıca Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Deniz Atasoy, değerli ihtarlarda bulundu. Sıhhat Bakanlığı’nın bilgilerine nazaran kolorektal kanserlerin Türkiye’de en çok görülen birinci 5 kanser çeşidi ortasında yer aldığını anlatan Doç. Dr. Deniz Atasoy, “Tüm kanserler ortasında kolon kanseri üçüncü sırada yer almakta. Kolorektal kanserler her 20 şahıstan birinde görülebilir. Genetik faktörler, hayat şekli, çevresel tesirler, hareketsiz hayat, işlenmiş besinlerin çokça tüketimi, kırmızı et, alkollü içecek tüketimi ve obezite üzere nedenler kolorektal kanser riskini artırır. Kolorektal kanserler erken teşhisle önlenebilir” dedi.
BU BELİRTİLERİ CİDDİYE ALINAmerikan Gastrointestinal ve Endoskopik Cerrahi Derneği’nin 50 yaşından evvel kolon kanseri sıklığının artması nedeniyle rutin kolonoskopi denetimini 45 yaşından itibaren önerdiğini hatırlatan Doç. Dr. Deniz Atasoy, “Kolon kanseri, erken evrede teşhis edilirse tamamen tedavi edilmesi mümkün olur. Kolon kanseri için en temel belirti, bağırsak alışkanlıklarının, dışkılama rutinlerinin ve dışkı kıvamının değişmesidir. Uzun süren ishal ya da kabızlık, dışkı kıvamının değişmesi, dışkıdan ve anüsten kan gelmesi, dışkıda yumurta akına benzeri bir salgı olması kolon kanserinin belirtileri ortasında sayılabilir. İleri evrelerinde karın bölgesinde, şişlik ve ağrı üzere şikayetler kendini gösterebilir. Dışkılama yaparken ve genel olarak karında ağrı, kramp, gaz ve zorlanma, kansızlık, açıklanamayan bir biçimde kilo kaybetme, yorgunluk hissi ve karın bölgesinde kitle oluşumu da kolon kanseri ile ilgili belirtiler ortasında sayılabilir. Kolon kanserine yakalanma mümkünlüğü 50 yaşından itibaren artar. Yapılan araştırmalara nazaran kolon kanseri görülenlerin yüzde 90’ı 50 yaşın üzerindedir. Genetik yatkınlıktan ötürü kolon kanserine yakalanma riski artabilmektedir” diye konuştu.HASTALIĞIN YAYILDIĞI DURUMLARDA KEMOTERAPİ UYGULANIRİyi huylu tümörlerden sayılan poliplerin vakitle kansere dönüşebilme riskine dikkat çeken Doç. Dr. Atasoy, “Kalın bağırsağın içini örten tabakanın olağan olmayan halde büyümesi ve bağırsak kanalına çıkıntı yapması durumu polip olarak isimlendirilir. Güzel huylu tümörlerden sayılan polipler, vakitle kansere dönüşebilme riski taşır. Bu nedenle poliplerin çıkartılması ve sonrasında da nizamlı halde denetimlerin yaptırılması gerekmektedir. Kolon kanseri tedavisinde kansere dönüşme ihtimali olan polipler, kolonoskopi tekniği ile alınıp temizlenir. Şayet kanser ileri bir evreye geçmişse, cerrahi süreç ile tümörün olduğu kısım çıkartılır. Hastalığın yayıldığı durumlarda ise kemoterapi uygulanmaktadır” sözlerini kullandı.TORBA (STOMA) NE VAKIT VE NEDEN AÇILIR?
Kolon kanserlerinin ameliyatlarının birçoklarında torba (stoma) açılmadığını belirten Atasoy, “Zor geçen ameliyatlardan sonra yahut dikişlerin iyileşmesini riske atmamak için süreksiz mühletle torba açılabilir. Rektum kanserlerinde durum biraz farklıdır. Rektum kanserlerinin birçoklarına artık günümüzde ameliyat öncesi ışın tedavisi (radyoterapi) verilmektedir. Birlikte kemoterapi verilebilir yahut verilmeyebilir. Bu hastaların ameliyatlarından sonra ya da çok aşağı düzeyde dikişleri olan hastalarda bu dikişlerin iyileşmesini riske atmamak için hami maksatla torba açılabilir. Bu torbalar genelde 2 ay sonra ya da kemoterapi bitiminde kapatılır” değerlendirmesinde bulundu.
Kaynak: DHA
Haberler.com
