CHP Genel Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, “Toplumun her bölümüne, her dokusuna ulaşacağız, hiçbir ayrımı yapmayacağız. Buradan vatandaşlarıma şunu açık ve net söylemek isterim: Sevgili vatandaşlarım, asla umutsuz olmayınız, asla. Türkiye Cumhuriyeti büyük bir devlettir bu sıkıntıların tamamını aşar.” dedi.
Kılıçdaroğlu, beraberindeki CHP Genel Sekreteri Selin Sayek Böke, Genel Lider Yardımcıları Faik Öztrak, Oğuz Kaan Salıcı ve Seyit Torun ile Demokrat Parti (DP) Genel Lideri Gültekin Uysal’ı parti genel merkezinde ziyaret ederek bir mühlet görüştü.
Görüşmenin akabinde düzenlenen toplantıda basın mensuplarına açıklamada bulunan Kılıçdaroğlu, Uysal ile Türkiye’nin içinde yaşadığı sıkıntıları konuşma fırsatı bulduklarını aktardı.
Bugünün Dünya Engelliler Günü olduğunu hatırlatan Kılıçdaroğlu, “Bütün engellileri hürmetle selamlıyoruz ve siyasal iktidarın boş olan engelli takımlarına bir an evvel atama yapmasını da dilek ediyoruz. Bu kadar işsizlik varken ve devletin takımları boşken, yasanın gereği olarak bu takımların doldurulması gerekirken 18 yıldır bu takımların doldurulmaması engellilerin haklarının ellerinden alınması manasına geliyor. O bağlamda biz bu takımların bir an evvel doldurulması ve istek ederiz.” diye konuştu.
DP’nin demokrasinin güçlenmesi ve çaba açısından tarihi kökeni olan bir parti olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
“Demokrasiyi hepimiz savunuyoruz ve demokrasi için çaba ediyoruz. Bir tartışma programında, bir televizyon kanalına, RTÜK tarafından ağır yaptırımların uygulanmasını demokrasi açısından asla kabul etmiyoruz. Şayet siz, bağımsız bir yayın organını, özgür bir yayın organını en ağır halde, maddelere karşıt olarak en ağır halde cezalandırırsanız bu hakikat değildir, hakikat olmaz. Dünyaya ‘bizde demokrasi vardır’ algısını yerleştiremezsiniz. Tam aksine ‘baskıcı, otoriter bir idarenin olduğu algısını’ güçlendirmiş olursunuz. Esasen biz bunun bu türlü olduğunu biliyoruz lakin dünya genelinde, Türkiye’de bir otoriter rejimin, bir baskıcı rejimin olduğu algısını güçlendirmiş olursunuz. Medyanın özgür olması lazım. ‘Yandaş medya’ diye bir kavramı olmaması lazım. ‘Havuz medyası’ diye bir kavramın olmaması lazım. Ahlaki olarak da demokratik olarak da bu çeşit kavramlardan Türkiye’nin kurtulması lazım. Ancak benim gördüğüm kadarıyla kelamını ettikleri hukuk ıslahatı bu galiba. ‘Yasaları, beğenmedikleri medya organları üzerinde zalimce uygulamak. Bürokratlar aracıyla uygulamak.’
Söylemek istedikleri, dillendirmek istedikleri hukuk ıslahatı bu galiba, Türkiye biraz daha geriye götürmek demokratik standartlarımızı biraz daha törpülemek fakat ne yaparlarsa yapsınlar bu ülkeye demokrasiyi getirmeye kararlıyız. Bir daha tabir edeyim; 83 milyon vatandaşımıza tabir edeyim, bilhassa AK Parti’ye oy veren kardeşlerime tabir edeyim, ne yaparlarsa yapsınlar hoş Türkiye’mize huzuru ve demokrasiyi getirmeye kararlıyız. Dostlarımızla birlikte, arkadaşlarımızla bir arada, biz bu hoş ülkeye demokrasi getireceğiz.”
Uysal da Kılıçdaroğlu ve beraberindeki heyeti ağırlamaktan memnunluk duyduklarını tabir ederken, başta demokrasi olmak üzere, en can alıcı problemlerini kıymetlendirme imkanı bulduklarını söyledi.
Soruları yanıtladılar
Kılıçdaroğlu ve Uysal açıklamalarının akabinde gazetecilerin sorularını yanıtladı.
TOBB’un yılda iki kere esnaftan aldığı aidatlar hatırlatılarak, “Ancak şu ana kadar esnafa TOBB’dan rastgele bir yardım yapılmadı. Bunu nasıl değerlendirirsiniz?” sorusuna Kılıçdaroğlu, şu cevabı verdi:
“Yassıada’ya ne yaptılar? Yassıada’nın ne olması lazımdı? Yassıada’nın bu ülkede Demokrasi Adası olması lazımdı. Orayı ne yaptılar? Beton yağına döndürdüler. Kimin parasıyla yaptılar? Hazineden para çıkmadı, TOBB yaptı onu. Artık bir beton yığını olarak orada duruyor. Kendi tarihine sahip çıkmayan, demokrasisine sahip çıkmayan, o adanın bedelinin ne olduğunu, demokrasi açısından bilmeyen bir anlayışa ne söyleyeceksiniz? Kendi kaynaklarını nereye harcıyor TOBB sanki? Dünyanın parasını topluyor. Nereye harcıyorsun bu paraları? Talimat üzerine para mı harcanır? Gereksinim üzerine para harcanır. Siyasi otoritenin talimatı üzerine para harcanmaz. Ahlaki değil, hakikat da değildir.”
Genelkurmay Lideri Orgeneral Yaşar Güler’in CHP’li Başarır’ın kelamları üzerine “İfadeler hiç güzel olmamıştır, çok yanlıştır. İnanıyorum ki hukuk bunun gereğini yerine getirecektir.” dediği hatırlatılarak, bu açıklamayı nasıl bulduğu sorulan Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
“Katar ordusuna, Türk Silahlı Kuvvetlerinin en büyük fabrikasını, 20 milyar dolarlık fabrikasını, sıfır bedelle verilmesini asla kabul edemeyiz. Katar ordusuna 20 milyar dolarlık tank palet fabrikasını 1 kuruş, 1 cent alınmadan verilmesini asla kabul edemeyiz. Gerisinde hangi güç olursa olsun, kimi artlarına alırlarsa alsınlar, Tank Palet Fabrikasının, Katar ordusuna peşkeş çekilmesi, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne de ordusuna da açıkça söylüyorum ihanettir. Bu kadar açık, bu kadar net söylüyorum.”
İktidarın bunu gündeme getirmelerinden rahatsız olduğunu vurgulayan Kemal Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
“Bakınız, Bakanlar Heyeti toplandı. 5 saat konuştular, 5 saat. Pandemide esnafın problemlerini lisana getiren bir cümle kullandılar mı? Esnafın meşakkati var. Milyonlarca esnafı zahmeti var. Sokakta simit satıp ailesini geçindiren vatandaşın düşüncesi var. Berberin meşakkati var, manavın problemi var. Bir cümle dahi söylemediler. Gündemi saptırmak istiyorlar, bu bahislerin tartışılmasını istemiyorlar. Konuşacağız, tartışacağız. Toplumun her bölümüne, her dokusuna ulaşacağız, hiçbir ayrımı yapmayacağız.
Buradan vatandaşlarıma şunu açık ve net söylemek isterim: Sevgili vatandaşlarım, asla umutsuz olmayınız, asla. Türkiye Cumhuriyeti büyük bir devlettir, bu meselelerin tamamını aşar. Yalnızca, Türkiye bugün için yönetilmiyor, Türkiye savruluyor. Hükümran güçlerin, altını çiziyorum, hâkim güçlerin ekonomik olarak Türkiye’nin ekonomik bağımsızlığı üzerinde gölgesi var, bu gölgeyi de kaldıracağız.”
Kimi sendikaların Genelkurmay’a dayanak ziyaretinde bulunduklarının sorulması üzerine ise Kemal Kılıçdaroğlu, “Tank Palet Fabrikasında çalışan emekçiler nasıl bir pankart açmışlardı, ‘tank palet vatandır, vatan satılamaz’ diye. Bu sendikalar orayı ziyarete gitti mi? O personellerin haklarını korudular mı? Ben o personellerin hepsinin gözlerinden öpüyorum.” açıklamasında bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geçtiğimiz günlerde kullandığı “Bu ülkede Kürt sorunu yoktur” tabirlerinin hatırlatılması üzerine Kılıçdaroğlu, şu değerlendirmede bulundu:
“Erdoğan’a nazaran aslında Türkiye’de hiç sorun yok ki. Erdoğan’a nazaran hangi sorun var? Kahvecinin sorunu yok, esnafın sorunu yok, endüstricinin sorunu yok, KOBİ’nin sorunu yok. Akdeniz gemimiz basıldı, 5 saat karşılık alamadılar, gemimiz basıldı, askerler bastı, hiçbir problemimiz yok. Kuzey Irak’ta askerlerin başına çuval geçirildi hiçbir meselemiz yok. İdlib’de 36 askerimiz şehit edildi hiçbir problemimiz yok. Gidildi Putin’in kapısında dakikalarca beklenildi, orada tersyüz edildi geldi, Türkiye’de hiçbir sorun yok. Hangi sorun var Erdoğan’a nazaran. Türkiye’de hiçbir sorun yok.
Türkiye’de Erdoğan’a nazaran yatağa aç giden hiç kimse yok. Zira sarayda sorun yok. ‘Sarayda sorun yoksa, Türkiye’de sorun yok’ diyor. Saraydan bakıyor aslında. Halktan kopuk aslında. Erdoğan’ın halktan koptuğunu bilmeyen mi var? Hepimiz biliyoruz. Halk nerede, Erdoğan nerede? Erdoğan, Trump’tan talimat gelince temel duruşa geçer, esnaf biraz ‘geçinemiyorum’ deyince, ya da bağımsız bir medya yayın yapınca çabucak ceza ve kapat. Dün İstanbul’da ne oldu, küçük bir çocuk, tezgahına el konuldu, otomobiline el konuldu. O çocuğa yapmadıkları kalmadı. ‘Sorun yok’ diyor memlekette. Senin sıkıntıdan haberin yok. Emin olun Erdoğan’ın ve arkadaşlarının meseleden haberi yok.”
CHP Genel Lideri Kılıçdaroğlu, “Gemimizde arama yapılırken bildiriyorlar. 5 saat Türkiye Cumhuriyeti Devletinden haber alınamıyor. ‘Arama yapacağız müsaade veriyor musunuz?’ diye. 5 saat ne oldu ya? Niçin ulaşamadılar?” tabirini kullanarak, “4 saat ulaşamıyorlar, 5’nci saatte ise Roma Büyükelçisini arıyorlar, ‘ya biz bu Türkiye’yi arıyoruz kimse çıkmıyor telefona. Biz gemide arama yapacağız kuralımız budur. Ne diyorsunuz?’ Roma Büyükelçisi de ulaşamıyor. Zira her şey, bir şahsa bağlanmış vaziyette. Ona ulaşırsan karar alabiliyorsun ulaşamazsan karar alamıyorsun.” dedi.
Dün Kayseri’deki konuşmasında, “Hiçbir teröristin cenaze merasimine asla ve asla hiçbir siyasi partinin yöneticisinin, milletvekilinin, vilayet, ilçe liderinin katılmasını gerçek bulmayız, yanlışsız değildir.” dediği hatırlatılarak, 2015’de Sezgin Tanrıkulu ve Gamze İlgezdi’nin bir terörist cenazesine katıldığı istikametindeki açıklamaların hatırlatılması üzerine Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
“Hiçbir teröristin cenaze merasimine arkadaşların katılmasını asla gerçek bulmam, hiç kimsenin. Hiçbir milletvekilinin katılmasını yanlışsız bulmam, her vakit her yerde bunu söylerim. Terörist insanlık cürmü işler. Terörizme karşı bütün siyasi partilerin ortak hal takınması gerektiğine inanırım. Terör konusunda en büyük acı çeken Türkiye Cumhuriyeti Devleti’dir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin terörden arınması lazım, terörü yok etmesi lazım, terörle gayret etmesi lazım. Teröre karşı verdiğimiz binlerce şehidimiz var, bütün şehitlerimizi de hürmet ile anmamız lazım. Tabi şehitlerin parasına el koyan siyasal iktidarı da unutmamak lazım. 15 Temmuz şehitlerinin paralarına yeniden Beşiktaş’ta 40’ı polis olmak üzere 47 şehidimizin parasına el koyan siyasi iktidarı da sizin sorgulamanız lazım ve bu soruyu da lütfen Sayın Erdoğan ile karşı karşıya geldiğinizde, ‘Kılıçdaroğlu şu soruyu Erdoğan’a sorar mısınız?’ diye bana söyledi. Ben onun ismine bunu size sormak zorundayım zira ben bağımsız bir gazeteciyim.’ Bu soruyu da ona sormanızı istek ederim.”
Genelkurmay Liderinin bir siyasi tartışmaya girmesini nasıl bulduğunun sorulmasına Kılıçdaroğlu, “Genelkurmay Liderleri siyasi tartışmaya giremezler.” karşılığını verdi.
Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
“Dün yeniden bir televizyon programında, iktidar partisine dayanak veren bir kişi, eski milletvekili galiba şu açıklamayı yapıyor, Katar’a söylüyor, ‘Ekonomik olarak Türkiye’yi neredeyse en kritik periyotlarda besliyorlar, para aktarıyorlar.’ Katar en kritik devirlerde Türkiye’yi besliyor. Ne vakitten beri Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Katar’ın beslemesi oldu. Buna itiraz eden var mı? Bunu konuşan var mı? ‘Bu yanlıştır’ diyen var mı? ‘Bunu düzelt, Türkiye Cumhuriyeti Devleti Katar’ın beslemesi olamaz, bunu düzelt’ diyen var mı? Yok. RTÜK var mı? Yok. Neden? Kanal yandaş kanalda onun için. Neden? Söyleyen AK Parti’li de onun için. Bundan daha ağır bir cümle olabilir mi? Bir daha söylüyorum bundan daha ağır bir cümle olabilir mi? ‘Katar, Türkiye’yi besliyor.’ Biz aç mıyız, biz el avuç açan bir devlet miyiz? Biz Katar’ın beslemesi miyiz? Tank Palet Fabrikasını ücretsiz verdi. Niçin parasız verdin? Besleme olduğun için. Bunların tartışılması, konuşulması lazım.”
Gültekin Uysal da “Yarınlara itimatla bakacak, herkesin hukukundan emin olduğu bir Türkiye’yi yaratmak konusunda hepimizin gayreti var. Topyekun bir demokrasi sorunu, işlemeyen bir demokratik rejim sorunu var ve dört nala felakete sürüklenen bir Türkiye var. Tüm uğraşımız, meşruiyet içinde Türkiye’nin bu sıkıntıları çözmesidir.” diye konuştu.
Kaynak: Anadolu Ajansı / Barış Gündoğan
Haberler.com
