AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Boğaziçi Üniversitesi’ne yapılan rektör atamasına ait, “Rektör olarak atanan hocamızın siyasi kimliği üzerinden bir tartışma yürütülüyor. Artık isim vermek istemiyorum, geçmişte bir Boğaziçi Rektörünün ANAP’a danışmanlık yaptığı biliniyor, SHP’ye yakınlığı biliniyor. Bir insanın siyasi kimliği olması hata değildir ki. Boğaziçi göz bebeğimizdir. Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri Türkiye’nin kıymetlileridir.” dedi.
AK Parti Merkez Yürütme Konseyi (MYK) Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlığında toplandı. MYK toplantısı sürerken basın toplantısı düzenleyen AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın iç ve dış siyaset gündemi, Kovid-19 salgınıyla gayret ve yeni politik gelişmelerin kapsamlı bir biçimde ele alındığını söyledi. Çelik, Diyarbakır annelerine ait, “Geçtiğimiz yıldaki en değerli olaylardan birisi de Diyarbakır annelerinin evlat nöbetidir. Evladını teröre kaptırmış anneler öylesine güçlü bir vicdan çığlığı ortaya koydular ki, zihnimizde ‘Ana üzere yar olmaz, Diyarbakır üzere diyar olmaz’ sözleri yankılandı. Çocuklarına kavuşmak için dünyaya örnek olacak çok asil bir nöbet ortaya koydular. Birtakım siyasi partilerin bunu görmezden geldiğini görüyoruz. Türkiye rastgele bir DAEŞ saldırısına uğradığı vakit Avrupa’daki birtakım binalara Türk bayrağı yansıtılıp, Türkiye ile dayanışma ortaya koyuluyordu. Ama Türkiye bir PKK saldırısına uğradığı vakit oradaki binalara birebir formda Türk bayrağı asılmıyordu. Türkiye DAEŞ ve PKK ile çaba eden yegane devlettir.” sözlerini kullandı.
AYASOFYA CAMİİ TARTIŞMASIÇelik, Ayasofya Camii ile ilgili ise “Ayasofya Camii, açılması güçlü bir iradenin ortaya çıkması ile sağlanmıştır. Kuşaklar boyunca istek edilen ve beklenen bu talep, bu dirayet sayesinde gerçekleşmiştir. Milletimiz, Ayasofya Camii ile buluştu. Ayasofya Camii’nin açılmasından rahatsızlık duyanların münasebetlerini duyduk. Lakin sonuç olarak milletimizin sevindiğini biliyoruz. Ayasofya 2020’nin ve bütün vakitlerin yıldızlı tacı olarak gönüllerimize kazınmıştır. Milletimizin duasına katılmanın büyük bir sevinç olduğunun farkındayız.” dedi.’BU BİR HATADIR, AÇIK FORMDA DARBE ÇAĞRISIDIR’Sözcü Çelik, öbür siyasi partilerin 2020 yılı içerisindeki tavırlarına ait, “Öğretmenlere, yargı mensuplarına, çiftçilere hakaret ettiklerine şahit olduk. En kıymetli hususlardan bir tanesi ‘bu iktidarı seçimli ya da seçimsiz götüreceğiz’ biçimindeki hali Türkiye bu kadar acılar yaşamışken ortaya koydular. İktidarı seçimsiz nasıl götüreceksiniz? Bu türlü bir şey kelam konusu olabilir mi? Bu açık formda vesayet davetidir, darbe davetidir, askeri müdahale davetidir. Bu bir cürümdür, bu utanılması gereken bir yaklaşımdır. Ancak buna karşın bu üsluba devam ettiler. Bunlar kazara yapılan şeyler mi diye düşündüğünüzde, kazara yapılmadığını da görüyorsunuz. Temelinde demokrasiyi vitrin süsü haline getirerek gerideki vesayet zihniyetinin en uygun vakitte kriz vakitlerinde nasıl fışkırdığını daima bir arada görüyoruz.” diye konuştu.FİKRİ SAĞLAR’IN ‘BAŞÖRTÜ’ AÇIKLAMASIÖmer Çelik, değerlendirmelerinin akabinde gazetecilerin sorularını cevapladı. Çelik, “2020 yılının son faşist saldırısı CHP’li Fikri Sağlar’dan geldi. ‘Türbanlı bir hakimin ben adaleti sağlayacağına inanmıyorum’ diyor. Toplumsal medyadan demokrat arkadaşlar reaksiyon gösterdiler. Çok üzücüdür. Genç kızlar geçmişte hayatlarının en değerli periyotlarını kaybetti. Hala çıkıp lakin Neonazilerin konuşacağı üslupla Türkiye’deki başörtülü bayanlar hakkında konuşuyorlar. Türkiye’de iktidar partisinin yaptığı MKYK, MYK toplantısına gösterilen ilgiden daha fazlası Ulusal Güvenlik Şurası’na gösteriliyordu. Türkiye’de Cumhurbaşkanları neredeyse seçilmiş başbakanların üzerindeki vesayet makamları olarak konumlandırılıyordu. Kaç kuşağı bu halde yaktılar. Yalnızca başörtü sıkıntısında değil, Cumhurbaşkanımızın imza attığı pek çok karara bakın, 12 Eylül’de her kısımdan insanın çalınan hakları da bu biçimde iade edilmiştir. Demokrasiyi korumak için kutuplaşma olacaksa olsun. Hukuku korumak için kutuplaşma olacaksa olsun. Bir defa bayanlar konusunda saygılı bir lisan konuşmayan, hele bayanları gaye gösteren birinin ne demokrat ne uygar olması mümkündür. Her şeyden evvel bu saldırgan lisanının bırakılması gerekir. Bu alenen bayan haklarına ataktır. Zira bunun sonu yok. Bu kadar acı ödenmiş, kuşaklar kaybolmuş. Hala utanmadan bu türlü bir faşist taarruz gerçekleştirebiliyor. Sonra diyor ki, ‘Bu bir tabir özgürlüğüdür.’ Ne vakitten beri kini tahrik etmek söz özgürlüğü oluyor? Bunun karşısında susanlar, fakat biz reaksiyon verdikten sonra veriyorlar. Cumhuriyetin ideali bayanları okutmaktır, kimlikleri ne olursa olsun bayanların kamusal alana çıkmasıdır. Bu bakımdan bayan haklarının bu çabası verilirken, mevcut siyasi önderler içerisinde hiç kimse Cumhurbaşkanımıza yaklaşamaz.” diye konuştu.’DARBE, BİR MİLLETE YAPILACAK EN BÜYÜK KÖTÜLÜKTÜR’Sosyal medyadaki darbe telaffuzlarına değinen Çelik, “Şimdi bir oburu çıkmış, ‘Erdoğan seçimle gitmez, o da doğal afet olması lazım. O da Avustralya üzere büyük yangın olması lazım’ diyor. Bunlar, ruh sıhhati yerinde beşerler değil. Darbe, bir millete yapılacak en büyük kötülüktür. Darbe, bir millete düşmanın yapamadığı düşmanlığı yapma düzeneğidir. Darbe, bir milletin namusuna taarruzdur. Bunu ağzına alan kişinin vatanseverlikle hiçbir ilgisinin olmadığı açıktır. Ayrıyeten diyor ki ‘Zaten ordunun da darbe yapma kabiliyeti kalmamış.’ Bu darbe sorununu bir kabiliyet olarak görüyor. Yani darbeyi olumlu buluyor. Demokrasiye ve milletine bağlı ordu, bunların gözünde bir ordu değil. Bu ordu, onların gözünde darbe yapan bir düzenek. TSK milletinin buyruğundadır. Başkomutanı Cumhurbaşkanıdır.” dedi.’DARBENİN AMASI OLMAZ’Sözcü Ömer Çelik, İlker Başbuğ’un yaptığı açıklamalara da değinerek, şöyle konuştu: “Diyor ki, ‘Erken seçim olsaydı 27 Mayıs darbesi olmazdı.’ Sonra darbenin iyi bir şey olmadığını söylüyor. Ama garip olan şu, CIA liderine atıf yaparak erken seçim olsaydı darbe olmazdı, gerisinden da CIA Liderinin da dediği üzere erken seçim olsaydı esasen CHP iktidara gelecekti. Münasebetiyle ordunun da darbe yapmasına gerek kalmayacaktı gibisinden bir mantık ortaya çıkıyor. Zoraki demokratlık bir yere kadar. Kokteyl demokratlık olmuyor. Daha vahimi de şudur; Darbe teşebbüsleri konusunda mukayese yapıyor. Darbenin aması olmaz. Darbenin birine makus, öbürüne daha az makus, bu kırmızı, bu yeşil üzere etiketleme yapıyorsanız burada demokratlık çıkmaz. Darbe milletine silah çekmektir, darbe buyruğu alçaklıktır bitti. Bunun iyisi berbatı yok. En son Fetullahçı terör örgütüne verilen karşılık her darbeye yapılması gereken muameleyi göstermiştir.”ALMANYA’DAKİ ALEVİ KONUSUAK Parti sözcüsü Çelik, Almanya’daki alevi konusu ile yargı ve ıslahat hususlarına ait gelen soruya, “Reform çalışmaları parti ve kabine tarafında devam ediyor. Almanya merkezli olarak Alevi vatandaşlarımızı Türkiye’den koparmak tarafındaki çalışmaları yakından takip ediyoruz. Bu uzun vakittir sistematik olarak ortaya çıkan bir şeydir. Bunlar kendilerine Almanya içerisinde bir müstakil alan yaratmak için Aleviliği, İslam dışında farklı bir din olarak göstermeye çalışıyorlardı. Türkiye’ye karşı istihbarat çalışmalarının olduğunu görüyoruz. Biz yurt dışındaki vatandaşlarımızla ağır bir biçimde ilgilerimizi sürdürüyoruz. Bu mevzudaki istişarelerimizi de sürdürüyoruz. Aleviliği İslam’dan kopartmaya çalışan, Türklükten kopartmaya çalışa uğraşların temelinde Alevi vatandaşlarımızın yararına değil, bir ekip yabancı istihbarat örgütlerinin projeleri çerçevesinde ortaya çıkmış faaliyetler olduğunu biliyoruz. Buna karşıda gayret edecek güce sahibiz.” dedi.BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ’NE REKTÖR ATAMASIÖmer Çelik, Boğaziçi Üniversitesi’ne yapılan rektör atamasına değinerek konuşmasında şunları kaydetti: “Birilerinin ortaya koyduğu tenkitler, işte akademik özgürlük yok ediliyor üzere bir şeyin hiçbir geçerliliği yok. Lakin işin geldiği noktada şu var. Rektör olarak atanan hocamızın siyasi kimliği üzerinden bir tartışma yürütülüyor. Artık isim vermek istemiyorum, geçmişte bir Boğaziçi Rektörünün ANAP’a danışmanlık yaptığı biliniyor, SHP’ye yakınlığı biliniyor. Bir insanın siyasi kimliği olması kabahat değildir ki. Boğaziçi göz bebeğimizdir. Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri Türkiye’nin kıymetlileridir. Artık görüyorum ki onları temsil etmeyecek kimileri öğrencileri harekete davet yapıyor. Biraz evvel gördük, bu aksiyonda öğrencilerin nasıl davranması gerektiği, telefonlarına şifre koymalarını söylüyorlar, uzun saçlı olanların saçlarını topuz yapmaları biçiminde bir ekip akıllar veriyorlar. Bu akılları vererek mi Boğaziçi’ni yüceltecekler? Bundan sonra yapılması gereken nedir? Akademik gayelere ulaşmak, idari gayelere ulaşmak, oradaki öğrencilerin hayatla ilgili ülkülerine kavuşmaları için faaliyet göstermek ve buna yardımcı olmaktır. Boğaziçi üniversitesi şu ya da bu kümenin değil, milletimizin hepsinin. Birileri çıkıp da biz ve onlar, bizim özerk alanımız ve buna müdahale ettirmeyeceğimize dair aksiyon planımız üzere bir şey yapıyorlar. Bu hakikat bir iş değil. Sonra diyorlar ki, dünyada bu türlü bir atama yolu yok. Açın bakın arkadaşlar. Bakanların, Bakanlar Heyeti’nin atadığı birçok prosedürler var.”SMA HASTASI ÇOCUKLARAK Parti Sözcüsü Çelik, SMA’lı çocukların hepimizin gözbebeği olduğunu ve bu bahsin MYK’da gündeme geldiğini belirterek, şöyle devam etti:
“Keşke o kısmı izleseydiniz. Cumhurbaşkanımızın bu çocukları nasıl kendi evlatları üzere sahiplendiğini herkes görseydi. Türkiye’de 1500 kadar evladımızın her biri devletin tedavi masraflarını üstlendiği ve bilimsel olarak onaylanmış tedaviden yararlanan çocuklar. Kampanya şunun üzerinden açılıyor, varlık fonuna devredilen para buraya devredilsin diye. O paranın yüzlerce katı bu çocuklar için harcanmıştır. Sayıdan bahsetmek bile ayıp. Feda olsun daha da harcanacaktır. Biz vatandaşımızın hassasiyetini de takdirle karşılıyoruz. Vatandaşımız, herkes bu sayıları bilmeyebilir. Şu anda bu çocuklara sahip çıktığımız sistemleri bilmeyebilir. Bir grup siyasi parti önderlerinin, neredeyse karşımızda olan herkesin, nerede imla yanlışları bile emsal formda böylesine sorumsuz yaklaşım içine girmesi hakikat değil. Arkadaşlar bakın, burada bir tane sahip çıkılmayan çocuk yoktur. Tabi ki tedavi tam olarak çocukların iyileşmesini sağlamıyor. Her biri hepimizin gözbebeği. Biz bu bahsedilen sayıların emin olun binlerce katını harcıyoruz. Bunu söylerken bile utanıyorum, feda olsun. Ancak bunu lisana getirdikleri için söylemek durumunda kalıyoruz. Bu devlet bu çocuklara sonuna kadar sahip çıkacak. Cumhurbaşkanımız tekrar tekrar detaylı bilgi aldı. Ben bizi eleştiren vatandaşlarımıza da, insani olarak sahip çıkan vatandaşlarımıza da teşekkür ediyorum. Aldık, başımızın üstünde yeri var. Bilimsel şuralar onaylarsa çocuklar o tedaviye de alacak. Bu milletin çocuklarıyla, o annelerin hisleriyle oynamak, siyasi muhalefet yapmak yakışmaz. Bundan sonra da tedavi onaylanırsa, cumhurbaşkanımızın açık talimatıdır. O çocuklara da bu tedaviye erişme konusunda her türlü imkan sağlanacaktır.”
Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Fatih POYRAZ
Haberler.com
