Hürriyet müellifi Nedim Şener, bugünkü “CHP’yi parmağında oynatan MİT imamı FETÖ’cü” başlıklı yazısında, CHP Genel Lideri Kılıçdaroğlu’na 7 Nisan 2017 günü sorduğu soruyu tekrar yöneltti ve “Darbeden 1 ay geçmeden Adil Öksüz ile ilgili o uydurma istihbaratı size kim verdi?” dedi.
Şener, “Cevabı düşünün, size kaset izlettirenler, “kontrollü darbe” raporu yazdıranlar, “AKP’de ByLock’çu 4 bakan 80 milletvekili var” diye açıklama yaptırarak sizi kullananlar tıpkı FETÖ’cüler olabilir.” açıklamasında bulundu.
Nedim Şener’in bugünkü köşe yazısı şöyle:
“15 Temmuz darbe teşebbüsünden sonra, Fetullahçı Terör Örgütü elebaşı Gülen başta olmak üzere, örgüt üyeleri daima bir ağızdan “Tiyatro, senaryo, denetimli darbe” demeye başladılar.
Bunun için, Akıncı Üssü’nde darbeyi yöneten FETÖ’nün sivil mahrem yapılanmasından Adil Öksüz’ün MİT casusu olduğu palavrasını yaymaya başladılar. Böylelikle kendilerini aklarken, 15 Temmuz’un MİT’in denetiminde bir teşebbüs olduğuna herkesi inandıracaklardı.
EN KULLANIŞLI ARAÇ
2013’ten beri olduğu üzere bunun için en kullanışlı araç Cumhuriyet Halk Partisi idaresiydi. Kemal Kılıçdaroğlu, darbenin üzerinden bir ay geçmeden, 2016 yılı ağustos ortasından itibaren, “Kim bu Adil Öksüz, neden özgür bırakıldı” diye sormaya başladı.
Hatta, Hürriyet’ten Abdulkadir Selvi’nin 31 Ağustos 2016 tarihindeki, “Adil Öksüz korunuyor mu?” başlıklı yazısının yayınlandığı gün arayan Kılıçdaroğlu, “Adil Öksüz konusunda bana 20 gün evvel değerli bir bilgi geldi. Adil Öksüz’ün, MİT casusu olduğuna dair bir istihbarattı” diye konuştu.
Yani Adil Öksüz ile ilgili kelamda istihbarat 10 Ağustos 2016 üzere Kılıçdaroğlu’na ulaştırılmıştı. Bir müddet sonra argümanlar uygunca yayıldı ve dokümanlar havada uçuşmaya başladı. FETÖ’cüler, Adil Öksüz’ün MİT elemanı olduğuna dair “Angaje Formu” ile 15 Temmuz’un MİT denetiminde bir komplo olduğuna dair ihbar mektubunu 4 Kasım 2016 günü CHP Genel Lideri Kılıçdaroğlu ile o periyot CHP idaresinde bulunan artık İP milletvekili Aytun Çıray ve gazeteci Can Ataklı’ya ulaştırdı. Yetmedi tıpkı geçersiz evraklar 18 Kasım 2016 günü “@denizbayrak83” isimli Twitter hesabından paylaşıldı. Geçersiz evraklarla desteklenmiş palavralar o denli yayıldı ki, FETÖ ile ilgili birinci kitabı yazmış bireyler tarafından bile ciddiye alınmış, darbe sonrası yazdıkları kitaplara kadar girmişti.
BİRİNCİ SEFER MİT’İ ARADIM POSTA’DA YAZDIM
2017 yılı başından itibaren tartışma o denli büyüdü, palavraya inananlar o kadar çoğaldı ki, bahis yalnızca “yalanlama” ile geçiştirilecek cinsten olmaktan çıktı. Evrakların hakikat olup olmadığının MİT nezdinde araştırılması gerekliydi. Tezler hakikat çıkarsa, benim açımdan da “kontrollü darbe” haklılık kazanacaktı. O yüzden hayatımda birinci sefer MİT’e ulaşıp, Basın Müşaviri N.Y.’den açıklama istedim. MİT’ten gelen bilgileri, 26 Mart 2017 günü Posta Gazetesi’ndeki köşemde yayınladım. Buna nazaran, kelam konusu “Angaje formu” büsbütün geçersiz, doküman üç farklı dokümandan montajlanarak hazırlanmış. İmza sahipleri M. D. ve S. A., dokümanın düzenlendiği 10 Eylül 2014 tarihinde o vazifelerde bulunmuyordu.
Yazımı şöyle bitirdim: “Peki bu uydurma belgeyi kim hazırladı? Yanıt aşikâr, bu uydurma belgeyi kullandıkları maşaları aracığıyla kim servis ediyor ve palavrayla tüm dünyayı kandırmayı amaçlıyorsa onlar. Yani 15 Temmuz’a “tiyatro” diyen darbenin planlayıcısı FETÖ’cüler.”
Yazımdan kısa müddet sonra da 6 Nisan 2017 günü MİT basın açıklaması ile argümanları yalanladı.
FETÖ’CÜLER BENİ YANILTMADI
Posta’da 26 Mart 2017 tarihli yazımda; ismini bilmiyordum lakin bu sahteciliğin FETÖ tarafından yapıldığından emin olduğumu yazdım. Elbette FETÖ’cüler beni şaşırtmadı. Gerçekten, FETÖ yapılanması içinde “MİT mahrem imamı” Salim Zeybek, geçen hafta tam da 15 Temmuz’un 5’inci yıldönümünde internet üzerinden imajlı bir halde düzmece belgeyi nasıl hazırladıklarını şöyle anlattı: “Ahmet kod isimli, bir periyot MİT mahrem yapılanmasının sorumlusu olan B.B. Amerika’dan bildiri attı. ‘Adil Öksüz haindir. Bizim onu MİT’le bağlantılı göstermemiz lazım. Bu hususta bir çalışma yaptırıyorum. Hazırlanan bir doküman var’ dedi. Allah şahit. Dedim ki, ‘Abi hizmet ne vakit bu türlü işlerin içine girdi daima ayağımıza bacağımıza dolandı. Girmeyelim.’ İşi bana gönderdiklerinde ben de üzerine buldum işte imzayı, işte şuydu buydu neyse ekleyerek birazda rötuş yaparak kendisine geri gönderdim, Twitter’da yayınlandı. Yayınlanan doküman uydurma bir evraktır.”
KILIÇDAROĞLU’NA SORU: O İSTİHBARATI KİM VERDİ?
FETÖ’nün MİT imamlarından Salim Zeybek’i izlerken içimden, “Amerika’dan ve Türkiye’den koca CHP’yi parmağında oynatan FETÖ’cüler bunlar mıymış?” diye sordum kendi kendime.
Kemal Kılıçdaroğlu ve Aytun Çıray ne düşündüler sanki? O uydurma evrak, 4 Kasım 2016 günü FETÖ’cü “@denizbayrak83@gmail” adresi üzerinden CHP Genel Lideri Kılıçdaroğlu ve Aytun Çıray ile gazeteci Can Ataklı’ya gönderildi.
Kılıçdaroğlu’nun talimatı ile Aytun Çıray tarafından sonraki gün İzmir Cumhuriyet Savcılığı’na kabahat duyurusu yapıldı. Savcı Ayhan Yılmaz, 2016/4840 numarasıyla soruşturma açtı. Evrakları MİT Müsteşarlığı’na sordu. MİT inceleme yapıp 28 Kasım 2016 günü savcılığa gönderdiği yazıda imzası bulunan bireylerin unvanlarının yanlış yazıldığını, amir onaylarının bulunmadığını, dokümanın MİT tarafından kullanılan formata uymadığını, MİT’e ilişkin bâtın filigran sisteminin evrakta yer almadığını, Adil Öksüz ile MİT ortasında “hiçbir zaman” irtibat kurulmadığını bildirdi. İzmir Cumhuriyet Savcılığı da 29 Kasım 2016 günü,“e-posta içerisinde anlatılan olayların uydurma olarak üretilmiş bir evrak ile desteklenmeye çalışılan, gerçeğe ters, hukuksal ve fiili realiteyle dayanmayan soyut tezlerden ibaret olduğu anlaşıldığından” takipsizlik kararı verdi.
Bunun için, Akıncı Üssü’nde darbeyi yöneten FETÖ’nün sivil mahrem yapılanmasından Adil Öksüz’ün MİT casusu olduğu palavrasını yaymaya başladılar. Böylelikle kendilerini aklarken, 15 Temmuz’un MİT’in denetiminde bir teşebbüs olduğuna herkesi inandıracaklardı.
EN KULLANIŞLI ARAÇ
2013’ten beri olduğu üzere bunun için en kullanışlı araç Cumhuriyet Halk Partisi idaresiydi. Kemal Kılıçdaroğlu, darbenin üzerinden bir ay geçmeden, 2016 yılı ağustos ortasından itibaren, “Kim bu Adil Öksüz, neden hür bırakıldı” diye sormaya başladı.
Hatta, Hürriyet’ten Abdulkadir Selvi’nin 31 Ağustos 2016 tarihindeki, “Adil Öksüz korunuyor mu?” başlıklı yazısının yayınlandığı gün arayan Kılıçdaroğlu, “Adil Öksüz konusunda bana 20 gün evvel değerli bir bilgi geldi. Adil Öksüz’ün, MİT casusu olduğuna dair bir istihbarattı” diye konuştu.
Yani Adil Öksüz ile ilgili kelamda istihbarat 10 Ağustos 2016 üzere Kılıçdaroğlu’na ulaştırılmıştı. Bir müddet sonra tezler düzgünce yayıldı ve evraklar havada uçuşmaya başladı. FETÖ’cüler, Adil Öksüz’ün MİT elemanı olduğuna dair “Angaje Formu” ile 15 Temmuz’un MİT denetiminde bir komplo olduğuna dair ihbar mektubunu 4 Kasım 2016 günü CHP Genel Lideri Kılıçdaroğlu ile o periyot CHP idaresinde bulunan artık İP milletvekili Aytun Çıray ve gazeteci Can Ataklı’ya ulaştırdı. Yetmedi tıpkı uydurma evraklar 18 Kasım 2016 günü “@denizbayrak83” isimli Twitter hesabından paylaşıldı. Uydurma dokümanlarla desteklenmiş palavralar o denli yayıldı ki, FETÖ ile ilgili birinci kitabı yazmış şahıslar tarafından bile ciddiye alınmış, darbe sonrası yazdıkları kitaplara kadar girmişti.
BİRİNCİ SEFER MİT’İ ARADIM POSTA’DA YAZDIM
2017 yılı başından itibaren tartışma o denli büyüdü, palavraya inananlar o kadar çoğaldı ki, husus yalnızca “yalanlama” ile geçiştirilecek cinsten olmaktan çıktı. Dokümanların gerçek olup olmadığının MİT nezdinde araştırılması gerekliydi. Argümanlar yanlışsız çıkarsa, benim açımdan da “kontrollü darbe” haklılık kazanacaktı. O yüzden hayatımda birinci defa MİT’e ulaşıp, Basın Müşaviri N.Y.’den açıklama istedim. MİT’ten gelen bilgileri, 26 Mart 2017 günü Posta Gazetesi’ndeki köşemde yayınladım. Buna nazaran, kelam konusu “Angaje formu” büsbütün geçersiz, doküman üç farklı dokümandan montajlanarak hazırlanmış. İmza sahipleri M. D. ve S. A., dokümanın düzenlendiği 10 Eylül 2014 tarihinde o vazifelerde bulunmuyordu.
Yazımı şöyle bitirdim: “Peki bu düzmece belgeyi kim hazırladı? Yanıt belirli, bu geçersiz belgeyi kullandıkları maşaları aracığıyla kim servis ediyor ve palavrayla tüm dünyayı kandırmayı amaçlıyorsa onlar. Yani 15 Temmuz’a “tiyatro” diyen darbenin planlayıcısı FETÖ’cüler.”
Yazımdan kısa mühlet sonra da 6 Nisan 2017 günü MİT basın açıklaması ile tezleri yalanladı.
FETÖ’CÜLER BENİ YANILTMADI
Posta’da 26 Mart 2017 tarihli yazımda; ismini bilmiyordum ancak bu sahteciliğin FETÖ tarafından yapıldığından emin olduğumu yazdım. Elbette FETÖ’cüler beni şaşırtmadı. Gerçekten, FETÖ yapılanması içinde “MİT mahrem imamı” Salim Zeybek, geçen hafta tam da 15 Temmuz’un 5’inci yıldönümünde internet üzerinden imajlı bir biçimde uydurma belgeyi nasıl hazırladıklarını şöyle anlattı: “Ahmet kod isimli, bir periyot MİT mahrem yapılanmasının sorumlusu olan B.B. Amerika’dan bildiri attı. ‘Adil Öksüz haindir. Bizim onu MİT’le bağlı göstermemiz lazım. Bu mevzuda bir çalışma yaptırıyorum. Hazırlanan bir evrak var’ dedi. Allah şahit. Dedim ki, ‘Abi hizmet ne vakit bu türlü işlerin içine girdi daima ayağımıza bacağımıza dolandı. Girmeyelim.’ İşi bana gönderdiklerinde ben de üzerine buldum işte imzayı, işte şuydu buydu neyse ekleyerek birazda rötuş yaparak kendisine geri gönderdim, Twitter’da yayınlandı. Yayınlanan doküman uydurma bir evraktır.”
KILIÇDAROĞLU’NA SORU: O İSTİHBARATI KİM VERDİ?
FETÖ’nün MİT imamlarından Salim Zeybek’i izlerken içimden, “Amerika’dan ve Türkiye’den koca CHP’yi parmağında oynatan FETÖ’cüler bunlar mıymış?” diye sordum kendi kendime.
Kemal Kılıçdaroğlu ve Aytun Çıray ne düşündüler sanki? O geçersiz evrak, 4 Kasım 2016 günü FETÖ’cü “@denizbayrak83@gmail” adresi üzerinden CHP Genel Lideri Kılıçdaroğlu ve Aytun Çıray ile gazeteci Can Ataklı’ya gönderildi.
Kılıçdaroğlu’nun talimatı ile Aytun Çıray tarafından sonraki gün İzmir Cumhuriyet Savcılığı’na hata duyurusu yapıldı. Savcı Ayhan Yılmaz, 2016/4840 numarasıyla soruşturma açtı. Dokümanları MİT Müsteşarlığı’na sordu. MİT inceleme yapıp 28 Kasım 2016 günü savcılığa gönderdiği yazıda imzası bulunan şahısların unvanlarının yanlış yazıldığını, amir onaylarının bulunmadığını, dokümanın MİT tarafından kullanılan formata uymadığını, MİT’e ilişkin bâtın filigran sisteminin evrakta yer almadığını, Adil Öksüz ile MİT ortasında “hiçbir zaman” irtibat kurulmadığını bildirdi. İzmir Cumhuriyet Savcılığı da 29 Kasım 2016 günü,“e-posta içerisinde anlatılan olayların düzmece olarak üretilmiş bir doküman ile desteklenmeye çalışılan, gerçeğe alışılmamış, hukuksal ve fiili realiteyle dayanmayan soyut savlardan ibaret olduğu anlaşıldığından” takipsizlik kararı verdi.
Birebir hususta 7 Nisan 2017 günü yazdığım yazıda, CHP Genel Lideri Kılıçdaroğlu’na şu soruyu yöneltmiştim, tekrar ediyorum:
“Sayın Kılıçdaroğlu,
FETÖ’cü Salim Zeybek tarafından hazırlanan Adil Öksüz’ün MİT casusu olduğuna dair evraklar 4 Kasım’da size ulaştı. Halbuki Abdulkadir Selvi’ye verdiğiniz bilgiye nazaran; bu bahisteki istihbarat 2016 Ağustos ayı ortasında size gelmiş. Adil Öksüz’ün MİT casusu olmadığı sizin şikâyetiniz sonucu açılan soruşturma ile anlaşıldığına nazaran tek bir sorun var; Darbeden 1 ay geçmeden Adil Öksüz ile ilgili o uydurma istihbaratı size kim verdi?”
Yanıtı düşünün, size kaset izlettirenler, “kontrollü darbe” raporu yazdıranlar, “AKP’de ByLock’çu 4 bakan 80 milletvekili var” diye açıklama yaptırarak sizi kullananlar birebir FETÖ’cüler olabilir.
Haber7
